Bahar'dan
Gözlerimi açıp kendime gelmeye çalıştım. Gördüğüm şeyle gülümsedim anında. Yavuz'la burun buruna uyuyorduk. Biraz uzaklaşıp izledim Yavuz'u. Öyle güzel uyuyordu ki, öyle masum, bebek gibi. Zaten yeni doğmuş bir bebek gibiydi. Ufak tefek canlanan anılar haricinde, zihni bomboştu. Gözlerim doldu birden. Üzülmemeye, üzülsem de belli etmemeye çalışıyordum ama Yavuz'un bana yabancı gibi davranması canımı yakıyordu. Yavuz da üzülüyordu beni hatırlamıyor diye biliyorum. Zorluyordu kendini bir şeyler hatırlamak için. Zaten yaşadığı sıkıntılar ona yetiyor, bir de bana üzülmesin diye belli etmiyordum. En azından alışmıştı bana. İlk andaki gibi değildi. Güzel güzel bakıyordu en azından. Hatırlamasa da yeniden tanıyordu, yeniden seviyordu belki de beni. Bu halleri bile mutlu ediyordu beni. Yanağıma süzülen yaşları silip biraz daha yaklaştım Yavuz'a. Gülümseyerek burnunu öptüm. Yavuz anında huylanıp buruşturdu yüzünü. Ben buna gülerken Yavuz gözlerini açtı. Beni görünce o da gülümsedi.
"Günaydın canım."
"Günaydın Bahar."
Yavuz kendine gelip de fazla yakın durduğumuzu görünce hafifçe geri çekildi. Gülümseyerek bakmaya devam etti yüzüme. Ben de gülümsüyordum.
"Bahar."
"Efendim canım."
Yavuz bir şey diyecek gibi baktı gözlerime. Ben de dikkatle bakıyordum. Yavuz derin derin nefesler alarak bakıyordu. Kaşlarımı çatıp konuştum.
"Yavuz, sen iyi misin?"
Yavuz yutkunup elini yüzüme getirdi. Yüzüme düşen bir tutam saçı kulağımın arkasına sıkıştırdı.
"Sen, çok güzel bir kadınsın. Çok güzel seviyorsun, çok iyi bir kalbin var."
İfademi düzeltip gülümsedim. Yavuz buruk bir ifadeyle bakıyordu hala.
"Benim bu halim üzüyor seni, ben iyi gelmiyorum sana. Seni hatırlamadıkça, kocanmışım gibi davranmadıkça, sevgine karşılık veremedikçe üzülüyorsun. Söylemiyorsun belki ama ben gözlerinden anlıyorum. Sen beni böyle severken, gözümün içine bakarken, ben üzüyorum seni."
Gülümsememi silip kıpırdandım olduğum yerde.
"Böyle konuşma Yavuz. Üzmüyorsun beni."
Yavuz gözlerini kapatıp başını salladı.
"Üzüyorum Bahar."
Ben bir şey diyemeden bakarken, Yavuz parmaklarının tersiyle yüzümü sevip devam etti.
"Bahar ben gece çok düşündüm ve bir karar verdim."
Duyacaklarımdan hoşlanmayacaktım muhtemelen. Hızlı hızlı nefes alarak duruyordum hala yattığım yerde.
"Ben burdan gitmeye karar verdim Bahar. Hafızam geri gelene kadar senden uzak kalmaya karar verdim. Yanında olmazsam bu kadar üzülmezsin belki. Yanında olup, yabancı gibi davranmamdan daha çok üzülmezsin en azından."
Kaşlarımı çatıp dudaklarımı büzdüm.
"Hayır Yavuz, söyleme böyle. Sen yanımda olmadan nasıl mutlu olurum ben?"
Gözlerim dolmuştu. Ne demek burdan gideceğim? Gidemezdi.
"Bahar, sen bana her 'canım' dediğinde, her 'seni seviyorum' dediğinde ben sana sadece bakıyorum. Ne sana güzel şeyler söyleyebiliyorum, ne öpebiliyorum, ne rahat rahat dokunabiliyorum. Bunlar seni üzmüyor mu?"
Hiçbir şey demeden baktım. Gözyaşlarım yanağıma süzülüyordu. Yavuz uzanıp sildi gözyaşlarımı.
"İşte, yanında olmasam, bu kadar üzülmezsin. Yokluğuma alışırsın ama sana yabancı gibi bakmama alışamazsın. Gideceğim, seni hatırlamadan da dönmeyeceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vuslat🥀
FanfictionBahar'ın mezarı başına çökmüş kendine lanet ediyordu Yavuz. Bütün bunlar onun suçuydu. Hepsi onun yüzünden olmuştu. Sevdiği kadın onun yüzünden vurulup ölmüştü. Yavuz bunun vicdan azabıyla kavrulurken, içindeki tarifsiz acı kül ediyordu onu. Sevdiği...