1 ay sonra
Bahar'dan
Başım Yavuz'un göğsünde, elimle göğsünü severek yatıyordum yatakta. Yavuz daha uyanmamıştı. Ben de ses etmeden uyanmasını bekliyordum. Bir aydır burdaydık. Nerdeyse hiç dışarı çıkmamıştık. Alışverişimizi başkaları yapıyordu. Bir şeye ihtiyacımız olursa yine onlar getiriyordu. Ben arada bir bahçeye çıkıyordum sadece. Yavuz da birkaç kez dışarı çıkmıştı. Gece gece aş erince durduramamıştım Yavuz'u.
Bir aydır tanıdık hiçbir yüz görmüyorduk. Ne babamlar, ne Yiğit, ne Sinan gelmişti yanımıza. Sadece telefonla konuşuyorduk. Yavuz arada bir annemi de arıyordu. O benim sesimi duyamasa da, ben Yavuz'la konuşurken duyuyordum annemin sesini. Çok üzülüyordu hala. Ben de onun üzülmesine üzülüyordum.
Yavuz'un yanında olmak benim için yeterli bir mutluluk sebebiydi ama özlüyordum sevdiklerimizi. Karabayır'daki eski hayatımızı özlüyordum. Hastaneyi, doktorluk yapmayı özlüyordum. Biliyorum Yavuz da özlüyordu. Benden çok özlüyordu hem de eminim. Bana pek belli etmiyordu ama ben onun bir bakışından anlardım aklından, kalbinden geçenleri. Arkadaşlarını, askerlerini, kardeşlerini en çok da mesleğini özlüyordu biliyorum. Askerlik yapamamak kahrediyordu onu. Mesleği Yavuz için çok önemliydi. Benim yokluğumda mesleği olsaydı, eminin daha iyi hissederdi kendini. Böyle hiçbir şey yapmadan eve tıkılmak hiç Yavuz'a göre değildi. Umarım en kısa zamanda bitecekti bu günler.
Benim de yaralarım tamamen geçmişti. Sırtımda iz kalmıştı ama. Onlar da zamanla geçerdi heralde ama Yavuz her gördüğünde gözleri doluyordu. Şefkatle öpüyordu yaralarımı. Onun şefkatiyle daha iyi hissediyordum kendimi. Elimin de sargısı çıkmıştı. Arada bir hala ağrı yapıyordu ama yakında o da geçecekti. Şimdi tek derdimiz sevdiklerimizden uzakta olmaktı.
Hamileliğimin üç ayı dolmuştu. Sabah bulantılarım epeyi azalmıştı. Yavuz üzerime titriyordu ve bu hallerine bayılıyordum. Öyle güzel ilgileniyordu ki benimle, bu hamilelik hiç bitmesin istiyordum. Aklıma gelen şeyle kıkırdayıp kolumu Yavuz'un beline doladım. Evde geçirdiğimiz bu bir ayın en güzel tarafı, Yavuz'la doya doya vakit geçirmek olmuştu. Nerdeyse her gece birlikte oluyorduk. İkimiz de birimize öyle hasret kalmış, ayrıyken öyle acı çekmiştik ki birbirimize kavuşunca ayrı günlerin acısını çıkarmıştık. Ben sıkıca Yavuz'un beline sarılmış dururken, Yavuz kıpırdandı. Başımı kaldırıp çenemi göğsüne yasladım. Yavuz gözlerini açıp başını eğdi. Anında gülümseyerek saçlarımı öptü.
"Günaydın canım."
"Günaydın canım."
Elini sırtımda gezdirip omzuma getirdi. Diğer elini de karnımın üstüne koydu.
"Sana da günaydın babacım."
Gülerek tekrar yattım Yavuz'un göğsüne.
"Bahar, bebeğimizin cinsiyeti ne zaman belli olacak?"
"Dört ayını doldurması lazım önce hayatım. Önümüzdeki ay öğrenebiliriz."
"Çok kalmamış."
Yalandan kaşlarımı çatıp konuştum.
"Çok mu önemli bebeğimizin cinsiyeti?"
"Önemli tabi."
Başımı kaldırıp yüzüne baktım.
"Nasıl yani? Neden önemli bu kadar?"
"E, ona göre alışveriş yapacağız. Kıyafetler alacağız, odasını hazırlayacağız. Renklerini ona göre seçeceğiz."
Gülerek tekrar yattım göğsüne.
"Ya Yavuz."
Yavuz da gülerek saçlarımı öptü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vuslat🥀
FanfictionBahar'ın mezarı başına çökmüş kendine lanet ediyordu Yavuz. Bütün bunlar onun suçuydu. Hepsi onun yüzünden olmuştu. Sevdiği kadın onun yüzünden vurulup ölmüştü. Yavuz bunun vicdan azabıyla kavrulurken, içindeki tarifsiz acı kül ediyordu onu. Sevdiği...