Ep.88 "İnsanların sana ihtiyacı varken, sen bir süper kahramana dönüşüyorsun"

2.2K 109 45
                                    

Bahar'dan

İki saat olmuştu ama Yağız hala uyuyordu. Yiğit de mayışmıştı babasının göğsünde. Yavuz da başını severek oturuyordu kanepede.

"Hayatım ben bir Yağız'a bakayım. Uyandı da sesini mi çıkarmıyor acaba?"

"Tamam canım."

Kalkıp gittim çocukların odasına. Yağız hala aynı şekilde uyuyordu. Allah Allah, uyku saati de değildi, hem bu kadar uzun uyumazlar ki. Ama benim minik oğlum ağzında emziği uyuyordu hala. Gülümseyerek baktım bir süre. Sonra kaşlarımı çattım. Yanakları kıpkırmızı olmuş. Terlemiş de. Yorgan fazla mı geldi ki? Yorganı üstünden alıp başını okşadım. Elimi alnına getirince korkuyla açıldı gözlerim. Ateşi vardı. Hem de çok. Cayır cayır yanıyordu yavrum. Telaşla ne yapacağımı bilemeden bakındım.

"Yavuuz, Yavuuuz!"

Bir yandan telaşla Yavuz'a seslenirken bir yandan da Yağız'ı kucağıma aldım. Of, çok ateşi var. Yavuz koşar adım geldi odaya.

"Bahar n'oldu?"

Dolu gözlerimi Yavuz'a çevirip ağlamaklı halde konuştum.

"Çok ateşi var Yavuz. Yağız'ın çok ateşi var. Yanıyor yavrum."

Yavuz kaşlarını çatıp tedirgince baktı. Ardından kucağındaki Yiğit'i yatağa bırakıp elini Yağız'ın alnına getirdi.

"Benim yüzümden. Kim bilir kaç saattir böyle yüksek ateşle yatıyor burda? Ben ne biçim anneyim? Nasıl anlamadım oğlumun hasta olduğunu? Bir de uyuttum onu. Yağız uyan annecim. N'olur uyan bir tanem."

Ben endişeyle Yağız'ı uyandırmaya çalışırken Yavuz da Yağız'ın ateşine bakıyordu hala.

"Bahar, canım sakin ol. Çocuk bu, hastalanacak tabi ki. Senin ne suçun var?"

Dudak büküp Yağız'ın başına bir öpücük kondurdum.

"Hadi oğlum, hadi annecim uyan. Yavuz, dereceyi getirsene bir ateşini ölçelim."

"Tamam canım."

Yavuz hızla odadan çıkınca başımı Yiğit'e çevirdim. O da yatağa tırmanıp ayağa kalkmış, gözlerini kocaman açmış bakıyordu. İyice doldu gözlerim. Kucağımda Yağız'la hareket ederek uyandırmaya çalışıyordum. Yavuz elinde dereceyle dönünce, alıp Yağız'ın koltuk altına koydum. Yavuz da tedirgince bakıyordu.

"Bahar güzelim sakin ol."

Yutkunup baktım Yavuz'a. Nasıl sakin olayım? Alev alev yanıyor oğlum. Biraz zaman geçince dereceyi alıp baktım. Kocaman açıldı gözlerim.

"39,5"

Başımı Yavuz'a çevirdim, o da kocaman açtığı gözleriyle korkuyla bakıyordu.

"Hastaneye, hemen."

Hızla kafa sallayıp kucağımda Yağız'la çıktım odadan. Koşar adım evden çıkıp arabaya geldim. Yavuz da Yiğit'le gelip arabayı açınca oturdum hemen arka koltuğa. Yavuz Yiğit'i de yanımdaki pusetine yerleştirip direksiyona geçti. Arabayı çalıştırıp hızla sürdü hastaneye doğru. Korkuyla sarılıyordum oğluma. Ateşi çok yüksekti, üstelik uyuyordu. Allah korusun havale geçirebilirdi.

"Yağız uyan bir tanem. Annecim n'olur uyan. Yavuz daha hızlı sür şu arabayı."

Yavuz gaza basınca başımı eğip Yağız'a baktım. Hiç kıpırdamadan yatıyordu kucağımda. Sadece kısa kısa nefes alışverişleri anlaşılıyordu. İçime bir kor düşmüştü sanki. Evladım böyle hastayken yüreğim oyuluyordu sanki. Yiğit elini Yağız'ın başına getirince dönüp baktım ona. O da hissetmiş gibi durgunlaşmıştı. Sakince oturmuş kardeşine bakıyordu. Dudaklarımı büzüp baktım oğullarıma. Allah'ım n'olur iyi olsun Yağız. Bir şey olmasın benim minik oğluma.

Vuslat🥀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin