1 hafta sonra
Yavuz'dan
Aferin sana sarı komutan. Sen aynen böyle devam et. Öküz herifin tekisin, hödüğün önde gidenisin yemin ediyorum. Yine harika bir gecenin sabahında karını kızdırmayı başardın. Hayır kız sana ne dese, ne yapsa haklı. Şimdi ayıkla bakalım pirincin taşını.
Montumun yakalarını kaldırıp adımlarımı hızlandırdım. Havalar iyiden iyiye soğumuştu artık. Pazar pazar gidiyorum ama inşallah açıktır. Mağazanın önüne gelip kapıdaki 'kapalı' yazısını görünce gözlerimi kapatıp nefes verdim. Kapalı tabi. Ee, n'apacağım şimdi? Biraz düşünüp aklıma gelen şeyle telefonumu çıkardım. Aramayı yapıp açılmasını bekledim.
"Efendim Yavuz abi."
"Alo Nazlı, uyandırmadım di mi?"
"Yok yok uyanmıştım, kahvaltı yapıyorduk. Hayırdır, bir sorun mu var?"
"Ya Nazlı, senden bir şey rica edeceğim. Aslında Su'yu arayacaktım da o İstanbul'da diye ailesinin yanında rahatsız etmeyeyim, sana sorayım dedim. Belki sen de biliyorsundur."
"Yavuz abi n'oldu? Meraklandırmasana insanı."
Derin bir nefes alıp devam ettim.
"Hani sizin şu gelinlik denediğiniz mağaza vardı ya?"
"Evet?"
"Oranın bir kartı ne bileyim bir numarası falan var mı sende."
"Ben de yok sa Su'da vardı. Sen ne yapacaksın ki gelinlikçinin numarasını?"
"Bahar'a gelinlik alacağım."
"Nee?!"
Nazlı öyle bir bağırdı ki, telefonu kulağımdan uzaklaştırmak zorunda kaldım.
"Nazlı yavaş, kulağımın zarını patlattın."
Nazlı heyecanla konuşmaya devam etti.
"Sen ciddi misin Yavuz abi? Ay çok heyecanlı!"
"Nazlı, kimseye bir şey söyleme diyeceğim de bütün evi ayağa kaldırdın bile."
"Yok yok merak etme kimseye bir şey söylemem. Annemler de söylemezler."
"Tamam, sen şu numarayı bulabilir misin bana?"
"Tamam ben hemen Su'yu arıyorum. Numarayı sana mesaj atarım."
"Tamam Nazlı, saol."
Telefonu kapatıp cebime koydum. Kapalı bir gelinlikçinin önünde soğuktan tir tir titriyorum resmen. Ama sen hakettin sarı komutan. Karını üzdün, sinirlendirdin şimdi ceremesini çekiyorsun. Olduğum yerde hareket edip duruyordum ısınmak için. Telefonuma mesaj gelince hemen çıkarıp açtım. Nazlı numarayı göndermişti. Hemen aradım.
"Alo."
"Alo, iyi günler."
"İyi günler."
"Kusura bakmayın pazar pazar rahatsız ediyorum ama benim acil gelinlik almam lazım."
"Pardon, nasıl anlamadım?"
"Yani biz daha önce gelmiştik sizin mağazanıza. Arkadaşımız için gelinlik almıştık. Şimdi de eşim için alacağım ama mağaza kapalı. Zahmet olacak ama gelip açmanız mümkün mü acaba?"
"Ben anlamadım ya, pazar şakası falan mı bu? Eşinize gelinlik mi alacaksınız? İşletiyor musunuz beni?"
"Hayır hayır ne işletmesi. Evet değişik bir durum ama öyle yani. Hatta eşim denedi gelinliği ben de ayırmanızı rica etmiştim gelip alacağım diye ama çok uzun zaman geçti, bir sürü olumsuzluk yaşadık gelip alamadım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vuslat🥀
FanfictionBahar'ın mezarı başına çökmüş kendine lanet ediyordu Yavuz. Bütün bunlar onun suçuydu. Hepsi onun yüzünden olmuştu. Sevdiği kadın onun yüzünden vurulup ölmüştü. Yavuz bunun vicdan azabıyla kavrulurken, içindeki tarifsiz acı kül ediyordu onu. Sevdiği...