Yavuz'dan
Bahar'ın çıplak omzunu okşayarak uyanmasını bekliyordum. Başı göğsümde, eli belimde, dudaklarını büzmüş uyuyordu hala. Derin bir nefes alıp dağınık saçlarına bir öpücük kondurdum. Bu aralar bir tuhafım Bahar'a karşı. Beni bırakıp gidecekmiş gibi hissediyorum anlamsız şekilde. Beni artık eskisi kadar çok sevmiyor, bana olan aşkı azaldı gibi hissediyorum. Canımı yakıyor bu düşünce. Çok saçma, çok anlamsız biliyorum. Bahar bu şekilde hissetmeme sebep olacak hiçbir şey yapmıyor halbuki. Seviyor, öpüyor, sevgisini dile getiriyor, ilgisi şefkati hiç azalmadı ama neden böyle hissediyorum bilmiyorum. Bahar'ın bana olan sevgisine değil, ben kendime güvenmiyorum aslında. Bugüne kadar hiçbir zaman kendimi Bahar'a, Bahar'ın aşkına layık görmedim ben. O benim için fazlaydı hep. Fazla iyi, fazla güzel, fazla mükemmeldi. Ben de arada bir böyle oluyorum işte. Bahar da bir gün bunu farkedecek, o da bir gün böyle düşünmeye başlayacak diye deli gibi korkuyorum. Beni sevmekten vazgeçecek, beni bırakacak diye deli gibi korkuyorum. O yüzden sürekli sorup emin olmak istiyorum zaten.
Aklımdaki düşüncelerle derin bir nefes aldım. İçimi sıkıştırıyor bu düşünceler. Bahar kıpırdanınca eğdim başımı. Belimdeki elini göğsüme getirip okşadı usul usul.
"Günaydın canım."
"Günaydın bir tanem."
"Çocuklar uyanmadı di mi?"
"Uyanmadı galiba, sesleri çıkmıyor hala."
Bahar uykulu uykulu gülüp konuştu.
"Babalarının hışmından korkmuşlardır belki."
Ben de hafifçe gülüp tekrar öptüm saçlarını. Benden ses çıkmayınca Bahar başını kaldırıp yüzüme baktı. Ben de başımı eğip hafifçe gülümsedim.
"Yavuz, sen iyi misin canım?"
"İyiyim canım."
Bahar kaşlarını çatıp dikkatle baktı yüzüme. Ben de gülümseyerek bakıyordum. Bahar başını tekrar yasladı göğsüme. Elini de belime getirip sıkıca sarıldı.
"Bu aralar bir tuhafsın ama iyiyim diyip geçiştiriyorsun hep. Ben mi canını sıkacak bir şey yaptım yoksa?"
Sıkıca sarıldım Bahar'a.
"Hayır bir tanem, olur mu öyle şey? Sen nasıl canımı sıkabilirsin benim? Sen benim gönül ferahlığımsın, içimi rahatlatansın, yüzümü güldüren, içime baharlar getirensin. Hiç olur mu öyle şey?"
"O zaman işle ilgili mi bir sıkıntı var? Timden birinin bir derdi mi var? Niye buruk bir haldesin bu aralar?"
"Hayır Bahar, iyiyim ben, gerçekten. Karım yanımda, oğullarım yanımda, sağlıklı mutluyuz. İyiyim ben, çok iyiyim."
Bahar göğsüme bir öpücük kondurup tekrar yattı göğsüme. Ben de gülümseyerek sevdim omzunu. Bahar birden hızla kaldırdı başını. Ben kaşlarımı çatmış bakarken, Bahar da gözlerini açmış bakıyordu.
"Bahar n'oldu?"
Bahar bakışlarını etrafta gezdirip ardından bana bakarak gülümsedi.
"Yok bir şey yok, ben kalkayım da kahvaltıyı hazırlayayım. Çocuklar da uyanır birazdan."
Bahar yataktan kalkıyordu ki, çıplak olduğunu hatırlayıp kenardaki sabahlığına uzandı.
"Hayatım acele etme, önce bir duş al. Çocuklar uyanırsa ben bakarım onlara."
"Doğru haklısın, ben önce bir duşa gireyim."
Bahar gülümseyip sabahlığını giyerek kalktı yataktan. Banyoya girip kapıyı kapattı. Ben de kaşlarımı çatmış bakıyordum arkasından. N'oldu şimdi birdenbire? Bir telaşlandı sanki. Çocuklar uyanacak diye oyalanmak istemedi heralde. Ben hala yatarken, Bahar'ın telefonuna mesaj geldi. Başımı çevirip baktım. Ardından tekrar döndüm önüme. Ard arda iki mesaj daha gelince kaşlarımı çatıp tekrar çevirdim başımı. Kim bu sabah sabah? Uzanıp elime aldım komidinin üstündeki telefonu. Bildirimlere bakınca iyice çattım kaşlarımı. Mert denen adam mesaj atmıştı, hem de üç tane. Bak sinirlendim ben yine ya. Telefonu sinirle bıraktım yatağa. Dudaklarımı kemirerek duruyordum yattığım yerde. Baksam mı ne yazdığına? Olmaz olmaz, Bahar'a güvenmiyormuşum gibi. Ne alakası var canım? Bahar benim karım, ona gelen mesajı okuyabilirim bence. Ayrıca çocukların öğretmeni, belki onlarla ilgili bir şey yazmıştır. Evet evet, bakabilirim. Telefonu geri elime alıp açtım mesajları. Mert'in gönderdiği mesajlara girip okudum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vuslat🥀
Fiksi PenggemarBahar'ın mezarı başına çökmüş kendine lanet ediyordu Yavuz. Bütün bunlar onun suçuydu. Hepsi onun yüzünden olmuştu. Sevdiği kadın onun yüzünden vurulup ölmüştü. Yavuz bunun vicdan azabıyla kavrulurken, içindeki tarifsiz acı kül ediyordu onu. Sevdiği...