Yavuz'dan
Hastaneye gidip Bahar'ı sordum bankodaki hemşireye. Acilde bir hastayla ilgilendiğini söyleyince, acile gittim ben de. Bahar'la olan hikayemizi böyle birine anlatmak, şefkatli müşfik bir tavıra sokmuştu beni. Bir an önce karımı görmek istiyordum. Acile inen merdivenleri bitirip kapıyı açarak koridora geldim. O anda gördüm Bahar'ı. Yanındaki hemşireyle konuşuyordu. İçim ısındı, kalp atışlarım hızlandı, yüzüme kocaman bir gülümseme yayıldı. Bahar başını çevirip beni görünce anında kocaman gülümsedi. O gülümseyince, benim gülüşüm de büyüdü. Yavaş adımlarla yaklaştım Bahar'a. O da bana doğru geldi. İyice yaklaşıp beline sarıldım sıkıca. Bahar da gülerek kollarını boynuma doladı.
"Beni çok özledin heralde sarı komutan?"
Daha sıkı sarıldım beline. Başımı boynuna gömüp derin bir nefes aldım.
"Canım."
Bahar da gülüp sevdi saçlarımı. Ben hala sıkıca sarılırken, Bahar sesli sesli güldü bu sefer. Ben de yavaşça ayrılıp baktım yüzüne.
"Neye gülüyorsun öyle?"
"Aklıma daha önce yine burda elimi tutmadığın geldi de. Şimdi de gelmiş belime sarılıyor, boynumu kokluyorsun. Çok değiştin sarı komutan."
Bahar imalı imalı gülerken ben tekrar sarıldım beline.
"Sen değiştirdin beni, senin aşkın değiştirdi. Senin gibi bir kadın nasıl sevilir, öğrenmek zaman aldı biraz. Senin sevgine nasıl karşılık verilir bilemedim ben. Sana bakarak öğrendim; çok sevmek, karşılık beklemeden sevmek ne demek."
Bahar saçlarımı severken o da boynuma sokuldu usulca. Derin bir nefes alıp boynuma bir öpücük kondurunca gülümseyip kapadım gözlerimi. Bahar yavaşça ayrılıp ellerini yüzüme getirdi. Dolu dolu olmuş gözleriyle gülümseyerek konuştu.
"Bir şey olmuş. Ne oldu?"
Gülümseyerek başımı iki yana salladım.
"Olmadı bir şey."
"Sen niye böyle duygulu duygulu bakıp konuşuyorsun peki? Bir şeye mi üzüldün canım?"
"Üzülmedim hiçbir şeye. Sadece seni birine atlatmayalı, hele ki böyle uzun uzun anlatmayalı epeyi olmuştu. Bugün yüksek sesle anlatınca tekrar hatırladım bana nasıl baharlar getirdiğini. Çöle dönen gönlümü nasıl yeşerttiğini, bana hayatı nasıl yeniden sevdirdiğini hatırladım tekrar. Duygulandım biraz işte."
Bahar gülümseyerek yüzümü sevmeye devam etti.
"Kime anlattın bakalım bu kadar uzun uzun?"
"Bizim Kopuk'a. Konuşacağım demiştim ya. Tabura çağırıp konuşayım dedim. Sonra baktım bizim deli bozuk bir zamanlar benim olduğum halde, yok benim kimseyle bir geleceğim olamaz, yok ben kimseyi sevemem falan diyor; aklıma geldi anlatıverdim. O halden nasıl bu hale geldiğimi. Kışa hazırlanan gönlüme nasıl 'Bahar' geldi anlatıverdim. İşe de yaradı. Bizim deli konuşacaktı Sema hemşireyle."
Bahar kocaman gülümseyip yanağıma bir öpücük kondurdu. Ardından boynuma sarıldı sıkıca. Kulağıma yaklaşıp kısık sesle konuştu.
"Seni çok seviyorum sarı komutan."
"Seni çok seviyorum doktor hanım."
Gülümseyip sıkıca sarıldım. Yine o banktaki konuşmamız geldi aklıma. 'Hoşçakal'lar 'seni çok seviyorum'a dönüştü. Sarı komutan ve doktor hanım artık birlikte ve çok mutlu. Bahar yavaşça ayrılıp yüzüme baktı. Dolu gözlerinden yanağına yaşlar süzülmüştü. Ellerimi yüzüne getirip sildim gözyaşlarını. Bahar da burnunu çekip güldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vuslat🥀
FanfictionBahar'ın mezarı başına çökmüş kendine lanet ediyordu Yavuz. Bütün bunlar onun suçuydu. Hepsi onun yüzünden olmuştu. Sevdiği kadın onun yüzünden vurulup ölmüştü. Yavuz bunun vicdan azabıyla kavrulurken, içindeki tarifsiz acı kül ediyordu onu. Sevdiği...