Yavuz'dan
Hala oturuyordum Bahar'la birlikte çöktüğüm yerde. Kana bulanmış o narin bedeni kollarımın arasındaydı. Gözleri kapanmıştı. Hayatıma ışık getiren o gözler artık bakmıyordu bana. Ne yapacağımı bilemeden sadece sessizce ağlıyordum. İkizlerin sesiyle kendime geldim birden. Başımı onlara çevirdim. Onların ağlamaları ciğerimi daha çok yaktı. Başımı eğip Bahar'a baktım. Elimle yüzünü sevip sarstım biraz.
"Bahar, Bahar aç gözlerini Bahar. Bak oğullarının karnı acıktı, annelerini istiyorlar. Aç gözlerini."
"Yavuz."
"Hadi bir tanem aç gözlerini. Ben buna dayanamam, seni bir kez daha kaybedemem. Bu sefer ben de yaşayamam. Yalvarırım bırakma beni Bahar."
"Yavuz."
"Canım, güzelim, güzel karım. Sakın gitme Bahar. Beni burda bırakıp gitme. Hani öleceksek beraber ölecektik biz? Gitme Bahar, yalvarırım gitme."
"Komutanım sadece bayıldı merak etmeyin ama nabız çok düşük."
Aşık'a bakıp yutkundum. O da bir eliyle Bahar'ın bileğini tutmuş, bir eliyle de yarasına tampon yapmaya devam ediyordu. Tekrar başımı Bahar'a çevirdim.
"Bahar'ım, bir tanem. Dayanmak zorundasın Bahar. Beni bırakamazsın. Dayanmak zorundasın."
"Yavuz, kardeşim sakin ol. Merak etme iyi olacak Bahar. Onun ne kadar inatçı olduğunu bilmiyor musun? Hadi bırakma kendini, iyi olacak Bahar."
Başımı kaldırıp yaşlı gözlerle, konuşan Sinan'a baktım. Hızla kafa sallayarak tekrar Bahar'a eğdim başımı.
"İyi olacak, iyi olmak zorunda."
Alnına öpücükler kondurdum. Daha sıkı yasladım göğsüme.
"Komutanım yarası ölümcül bir yara değil ama çok kan kaybediyor. Yani bir an önce ambulans gelmezse..."
"Hayır! Hiçbir şey olmayacak Bahar'a. İyileşecek o, kurtulacak. Bırakmayacak beni."
"Tamam Yavuz ambulans birazdan gelir zaten, sen sakin ol kardeşim."
"Hadi Bahar, dayanmak zorundasın. Hem benim için, hem oğulların için dayanmak zorundasın. Nerde kaldı bu ambulans?!"
Telaşla bağırıyordum. Baharım kollarımda an be an solarken, benim içime bıçaklar saplanıyordu. İçime oyuklar açılıyordu. Başımı oğullarıma çevirdim tekrar. Leyla ikisini de kucağına almış, pışpışlayarak susturmaya çalışıyordu.
"Oğlum, ağlamayın babacım, anneniz iyi olacak. Size söz veriyorum ona bir şey olmasına izin vermeyeceğim. Annesiz büyümeyeceksiniz siz. Babanız gibi annesiz kalmayacaksınız söz veriyorum."
Leyla dolu gözlerini bana çevirip baktı mahsunca. İzin vermeyeceğim. Karımın gitmesine izin vermeyeceğim. Hızla kucakladım Bahar'ı. Ayağa kalkıp yürümeye başladım.
"Yavuz."
"Komutanım."
"Ambulans gelmiyorsa biz ona gideriz. Oğlanlar size emanet Sinan."
Ben kucağımda Bahar'la, hızla düğün salonundan dışarı çıkarken, tim de peşimden geliyordu. Kopuk koşarak önüme geçti. Yolda bir türlü gelemeyen ambulansa bakınıyordu telaşla. Ben de hızla yürüyordum hastaneye doğru. İzin vermeyeceğim, bu sefer izin vermeyeceğim. Aynı şeyleri bir daha yaşamayacağım. Aynı kabusları yeniden görmeyeceğim. Karımı bir kez daha kaybetmeyeceğim.
Biz hızla yürürken gelen ambulans sesiyle umutla parladı gözlerim. Başımı Bahar'a indirip baktım.
"Geldi canım, bak geldi ambulans. İyi olacaksın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vuslat🥀
FanfictionBahar'ın mezarı başına çökmüş kendine lanet ediyordu Yavuz. Bütün bunlar onun suçuydu. Hepsi onun yüzünden olmuştu. Sevdiği kadın onun yüzünden vurulup ölmüştü. Yavuz bunun vicdan azabıyla kavrulurken, içindeki tarifsiz acı kül ediyordu onu. Sevdiği...