Güler eder geçerim, sen yanımda olunca
Bahar'dan
Mutfaktan çıkıp, elimdeki beze elimi silerek baktım karşımdaki manzaraya. Yavuz oğlanları karşısına oturtmuş, tatlı tatlı hareketlerle şarkı söylüyordu.
"Bir küçücük aslancık varmış. Bir küçücük aslancık varmış. Kırlarda ko-ko-koşar oynarmış. Babası onu çok çok severmiş. Sen benim ca-ca-canımsın dermiş."
Ben gülümseyerek izlerken, ikizler de gülüyorlardı babalarına. Elimdeki bezi bırakıp geri döndüm. Gülerek gittim yanlarına.
"Çok tatlısın kocacım ama aslancık değil kartalcık. Yani kartal, yavru kartal bunlar."
Yavuz bana dönüp tek kaşını kaldırdı.
"Allah Allah, niyeymiş o? Bir kere benim oğullarım birer yavru aslan annesi. Çocukların kafasını bulandırma rica ediyorum."
"Yok canım öyle şey. Benim oğullarım kartal olacak. Di mi annecim?"
"Hayır efendim aslan olacak. Di mi babacım?"
Biz Yavuz'la atışırken, oğlanlar da gözlerini açmış bir bana bir Yavuz'a bakıyorlardı.
"Bak Bahar. Ben hep oğullarım olursa, babaları gibi Galatasaray'ı tutsunlar istedim. Nerden çıktı şimdi bu kartal sevdası?"
"Bir yerden çıkmadı canım. Biliyorsun ben de Beşiktaşlıyım. Oğullarım da anneleri gibi Beşiktaş'ı tutsunlar istiyorum, tıpkı senin gibi."
"İyi de, sen kendin bile öyle çok fanatik bir taraftar değilsin ki. Bırak da oğullarım babaları gibi Galatasaray'ı tutsun. Büyüyünce onlarla maça gideriz biz. Di mi, aslanlarım benim?"
"Kim demiş? Ben de fanatiğim. Yani tamam sürekli maç izlemiyor olabilirim ama sen de izlemiyorsun neticede."
"Hayatım vakit mi var maç izlemeye? Yoksa benim, bileklerimi kessen sarı kırmızı akar."
"Ay, klişeye gel. O zaman benimki de siyah beyaz akar sarı komutan."
Yavuz nefes verip gözlerini kısarak baktı bana. Ben de aynı şekilde baktım Yavuz'a. Yok öyle, benim oğullarım Beşiktaşlı olacak.
"Bahar, sen çocuklarını sevmiyor musun?"
"Bu ne saçma bir soru şimdi?"
"Hah, o zaman izin ver, çocuklarının şöyle güzel, heyecanlı, gururlu, başarılı, kupa dolu bir taraftarlığı olsun. E taktir edersin ki bunu da Galatasaray taraftarı olarak sağlayabilirler."
"Allah Allah. Biz öyle sevinmek için sevmedik oğlum."
Yavuz yüzünü buruşturup geri çekti başını.
"Oğlum mu?"
"Aman işte lafın gelişi."
"Bana diyorsun da senin bu klişeni ne yapacağız acaba? Sevinmek için sevmemişmiş. Hayatım, hiçkimse sevinmek için sevmiyor zaten takımını. Hem iyi günde, hem kötü günde destekliyorlar takımlarını. Ama ne hikmetse bu cümleyi en çok siz kuruyorsunuz. Neden acaba?"
Dudaklarımı büzüp kaşlarımı çattım.
"Bana bak Yavuz, takımıma laf söyleme."
"Sen de benim takımıma laf söyleme Bahar."
Yavuz da benim gibi kaşlarını çatmış dudaklarını büzmüş bakıyordu.
"Tamam Bahar, o zaman seninle bir anlaşma yapalım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vuslat🥀
FanfictionBahar'ın mezarı başına çökmüş kendine lanet ediyordu Yavuz. Bütün bunlar onun suçuydu. Hepsi onun yüzünden olmuştu. Sevdiği kadın onun yüzünden vurulup ölmüştü. Yavuz bunun vicdan azabıyla kavrulurken, içindeki tarifsiz acı kül ediyordu onu. Sevdiği...