Bahar'dan
Başımı kaldırıp baktım karşımdaki Yavuz'a. Tabağındaki yemeklerle oynuyordu sıkıntıyla. Dudaklarımı birbirine bastırıp derin bir nefes aldım.
"Canım, yesene. Beğenmedin mi yoksa?"
Yavuz bana bakıp tebessüm etti.
"Hayır canım, çok güzel olmuş, ellerine sağlık."
"Afiyet olsun da, yemedin ki bir şey."
Yavuz sıkıntıyla nefes alıp başını iki yana salladı.
"Canım çok sıkkın Bahar. Leyla'nın halinden mi etkilendim bilmiyorum ama içim sıkılıyor. Kötü bir şey olacak gibi hissediyorum."
Uzanıp masanın üstündeki elini tuttum.
"Canım, çok normal böyle hissetmen. Hem Leyla'nın üzüntüsünden etkilenmişsindir, hem de Sinan senin en yakın arkadaşın, ona bir şey olacak düşüncesi kötü hissettiriyor sana kendini. Ama merak etme, ben de iyi hissediyorum. Sinan sağ salim dönecek bu görevden. Er ya da geç ama dönecek. Hadi üzme kendini bu kadar."
Yavuz gülümseyip kafa salladı.
"İyi ki varsın Bahar. Senin varlığın, desteğin öyle iyi hissettiriyor ki. İşte bu yüzden de üzülüyorum Leyla için. Onun da bir Sinan'ı var işte. Sığındığı tek liman Sinan. Şimdi onsuz olmak, üstelik hamileyken, ona hiç iyi gelmeyecek."
"Kim demiş bir tek Sinan'ı var diye. Sen varsın. Onun her zaman dağ gibi arkasında duran bir abisi var. Sonra kızı var, Zeynep. Bakma sen onun küçümen olduğuna, o annesine öyle güzel destek olacak ki babası yokken, hepimiz şaşıracağız. Sonra bebeği var. Leyla çok güçlü bir kadın ve şu anda hamile oluşu onun için büyük şans. Bebeğinden güç alacak o. Sonra ben varım. Ben de kardeşiyim onun. Hep yanında olacağım. Sonra yeğenleri var, askerleri, arkadaşları, dostları var. Evet, Sinan onun hayat arkadaşı. Kendimi onun yerine koyuyorum da, ben olsam ne kadar üzülürdüm bilemiyorum. Leyla da Sinan gidiyor diye üzülüyor elbet. Sinan onun en büyük dayanağı. Bunu biliyorum. Ama Leyla bir asker, Sinan'ın mesleğiyle benzer sorumluluları var. O yüzden daha çabuk kabullenecek durumu. Üzülecek elbet ama o Sinan'la gurur duyuyor ve onun dönüşünü metanetle bekleyecek. Bak göreceksin."
Yavuz minnetle gülümseyip kalktı yerinden. Yanıma gelip diz çöktü. Başını dizlerime yatırıp kapattı gözlerini.
"Bahar, sen çok özel bir kadınsın. Sen benim canımsım. Sen benim en büyük sırdaşım, derttaşım, can yoldaşımsın. Dizlerinin dininde yaşlanmaktan başkaca bir dileğim yok şu hayatta."
Saçlarını sevip gülümsedim.
"Sen de benim her şeyimsin Yavuz. Sen böyle üzgünken ben de üzülüyorum. Hem bak Leyla'ya destek olmak istiyorsan, güçlü durman lazım. Biz hep iyi olalım, hep iyi düşünelim ki Leyla da, her şey de iyi olsun."
Yavuz başını kaldırıp yüzüme baktı. Ben de gülümseyip yüzünü sevdim.
"Daha iyisin di mi?"
Yavuz gülümseyip kafa salladı.
"İyiyim. Sen varken nasıl kötü olur ki insan?"
"Hadi o zaman bir şeyler ye. Aç açına olmaz böyle."
Yavuz kalkıp dudaklarıma bir öpücük kondurdu. Ardından geri oturdu yerine. Gülümseyip yemeğe başladı. Ben de gülümseyip devam ettim yemeğime. Ben de üzgünüm ama Yavuz daha kötü görünüyor. Leyla kim bilir ne halde. Aklıma gelen şeyle Yavuz'a baktım tekrar.
"Yavuz."
"Efendim canım."
"Sinan ne zaman gidiyor?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vuslat🥀
FanfictionBahar'ın mezarı başına çökmüş kendine lanet ediyordu Yavuz. Bütün bunlar onun suçuydu. Hepsi onun yüzünden olmuştu. Sevdiği kadın onun yüzünden vurulup ölmüştü. Yavuz bunun vicdan azabıyla kavrulurken, içindeki tarifsiz acı kül ediyordu onu. Sevdiği...