Yavuz'dan
Düğün devam ederken ben de gözlerimi kısmış Leyla ve Sinan'a bakıyordum. Leyla'nın Sinan'a bakışları bir tuhaftı. Ne olduğunu çözemiyordum bir türlü. Kesin tuvalette Bahar'la konuşmuşlardı, o yüzden o kadar uzun kalmışlardı içerde. Ben düşüncelere dalmışken Sinan ayağa kalkıp ceketini çıkardı. Ben ne yapıyor diye bakarken, gülerek yanıma geldi.
"Hadi Yavuz."
"Ne hadi?"
"Hadi kalk."
"Beni dansa mı davet diyorsun Sinan? Bence karında şansın daha yüksek."
Bahar dediğime gülerken Sinan yüzünü buruşturup göz devirdi.
"Valla bu akşam rolleri değiştik ha. Zevzekliğin üstünde."
Ben de gülerek devam ettim.
"Oğlum ne istiyorsun benden o zaman."
"Kalk, zeybek oynayacağız."
Şaşkınca açtım gözlerimi.
"Ne?"
Sinan'dan önce Bahar konuştu hevesle.
"Zeybek mi? Yavuz, sen zeybek oynamayı biliyor musun?"
"Biliyor tabi Bahar. Hatta bana bile o öğretti."
"Ya inanmıyorum. Ben bayılırım zeybeğe. Seni zeybek oynarken görmek de harika olacak."
"Bahar şimdi nerde çıktı? Ulan sen de ne karıştırıyorsun acaba zeybek falan?"
"Ya Yavuz lütfen. Bence bir erkeğe en yakışan danstır zeybek. Lütfen, seni de izlemek istiyorum, hadi."
Ben hafifçe gülümseyerek bakarken Sinan sırıtarak uzaklaştı yanımızdan. Bahar öyle güzel bakıyordu ki dayanamadım.
"Tamam tamam, hadi bakalım."
Bahar mutlulukla gülümserken ben de ayağa kalkıp ceketimi çıkardım. Bahar gülerek aldı ceketimi. Bu sırada Sinan gidip müziği başlatmıştı. Gömleğimin kollarını açıp katladım. Sinan da karşıma gelmiş aynısını yapıyordu. Kravatımı gevşetip çıkardım boynumdan. Masaya dönüp sandalyenin üstüne attım. Gömleğin üsten iki düğmesini de açıp dikleştirdim duruşumu. Sinan da kravatını çıkarıp kenara attı. Ciddi şekilde birbirimize bakıp aynı anda başladık zeybeğe. Daha önce Sinan'la karşılıklı çok oynamıştık, alışıktık birbirimizle oynamaya. Zeybek oynamayı ben de seviyordum aslında ama uzun zamandır oynamamıştım. Biz hala karşılıklı oynarken aynı anda bizim masaya döndük. Bahar ve Leyla, öndeki sandalyelere gelmiş gülüp alkış tutarak izliyorlardı bizi. Oynayarak yaklaştık onlara. Bahar'ın gülüşü büyüdü anında. İyice yaklaşıp önüne gelince tek diziminin üzerine çöktüm. Zeybeğin en sevdiğim figürü buydu işte. Hele ki karşımda aşık olduğum kadın bana böyle güzel bakıyorsa. Elimi önce yere, sonra göğsüme vurup ardından alnıma getirdim. Sonra ileriye uzatıp selam verdikten sonra kalktım ayağa. Sinan da benimle birlikte kalkıp karşıma geldi tekrar. Karşılıklı biraz daha oynayıp, kollarımızı indirerek bitirdik oyunu. Salonda büyük bir alkış koparken gülerek selam verdik. Bizimkiler ayağa kalkmış coşkuyla alkışlıyordu.
"Helal olsun komutanım. Bravo Sinan kardeş."
Keşanlı'ya dönüp gülerek, geçtik masaya. Oyun havası tekrar başlarken gidip Bahar'ın yanına oturdum. Bahar da sinsi sinsi gülüp iyice yaklaştı bana.
"Eğer şu anda evimizde olsaydık, seni elimden kimse alamazdı kocacım."
Şaşkınca açıldı gözlerim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vuslat🥀
FanficBahar'ın mezarı başına çökmüş kendine lanet ediyordu Yavuz. Bütün bunlar onun suçuydu. Hepsi onun yüzünden olmuştu. Sevdiği kadın onun yüzünden vurulup ölmüştü. Yavuz bunun vicdan azabıyla kavrulurken, içindeki tarifsiz acı kül ediyordu onu. Sevdiği...