Ep.165 "Ayrılmak yok, ölmek yok"

1.9K 114 52
                                    

Bölüme geçmeden önce kısa bir not: Ramazan dolayısıyla randımanlı şekilde giremiyorum buraya. Bölümleri bile tek seferde oturup yazamıyorum. Elimde çok stok bölüm de kalmadığı için, bölüm yetiştireceğim diye uğraşıyorum. Dolayısıyla yapılan yorumları, sorulan soruları atlayabilirim. Gözümden kaçırdıklarım oluyordur mutlaka. Bölümler de her zamankinden geç geliyor. Kusuruma bakmayın. Özellikle yapmıyorum. Dediğim gibi Ramazan dolayısıyla😇 Neyse uzatmayayım, birkaç gündür kafama takılıyordu, açıklık getireyim dedim😘 İyi okumalar🤗

Bahar'dan

Yutkunup saçlarını öptüm Yavuz'un. Hala kimse gelmemişti. Hala sığındığımız kayanın dibinde bizimkilerin gelmesini bekliyorduk. Usul usul seviyordum Yavuz'un saçlarını. Gittikçe tükeniyordu umudum. Yavuz'u kaybedeceğim burda. Gözlerimin önünde gidecek, ben hiçbir şey yapamadan bakacağım sadece. İçim sıkışıyordu, yüreğim yanıyordu. Yavuz yavaş yavaş nefes alıyordu artık. Sonra birden zorlukla konuştu.

"Bahar."

Kıpırdanıp başımı eğdim.

"Canım."

"Şunu bilmeni istiyorum, sen benim bugüne kadar olan bütün yarım kalmışlıklarımı tamamladın. Bana yaşamak için bir sebep verdin. Aile oldun, yuva oldun. Hayal bile etmeye cesaret edemediğim mutlulukları yaşattın sen bana. Senin sayende sevdim, sevildim, baba oldum. Karım olduğun için, hayatıma girdiğin için minnettarım sana. Seni çok seviyorum Bahar."

Dudak büküp tuttum ağlamamı.

"Yavuz böyle konuşma. Vedalaşır gibi konuşma yalvarırım. İyi olacaksın sen."

"Ben çok iyiyim sevgilim. Senin yanında çok iyiyim. Senin kollarında ölmek bile güzel."

Gözyaşlarım akarken sıkıca sarıldım Yavuz'a.

"Yavuz dur, n'olur konuşma böyle. Yalvarırım yapma bunu bana. Eğer sen gidersen, yaşayamam ben de. Ben de gelirim ardından."

"Hayır Bahar. Sen yaşayacaksın. Çocuklarımız için yaşamak zorundasın."

"Sen de yaşamak zorundasın. Sen olmadan ben de olamam. Yavuz olmadan Bahar olmaz."

Yavuz bir şey demeden nefes verdi. Başımı eğip baktım.

"Yavuz."

Yavuz'dan ses gelmeyince telaşla kıpırdandım.

"Yavuz."

Korkuyla hızlı hızlı nefesler alıyordum. Yavuz'u sarsarak tekrar seslendim.

"Yavuz yalvarırım aç gözlerini Yavuz! Bırakma beni n'olur! Yavuz gitme! Gitme n'olur beni bırakma!"

Yavuz gözleri kapalı, eli yana düşmüş hareket etmeden duruyordu. Başını sıkıca göğsüme yaslayıp sesli sesli ağlamaya başladım. Hayır olmaz, gidemez, ölemez! O olmadan ben de olamam. Ben Yavuz'a sıkıca sarılmış hıçkıra hıçkıra ağlarken birden kestim ağlamayı. Böyle ağlayarak bir faydam olmaz Yavuz'a. Hemen başını göğsümden ayırıp yere yatırdım dikkatlice. Elimi boynuna getirip kontrol ettim. Korkuyla yutkundum. Nabız yok. Sakin ol Bahar. Sen bir doktorsun. Karşındaki adamın kocan olduğunu unut. Sadece sakince işini yap. Evet, kalp masajı. Hemen Yavuz'un yanına geçip kalp masajına başladım. Seri şekilde masajı yapıp ardından dudaklarına eğildim. Suni solunumdan sonra tekrar masaja devam ettim. İçimdeki korku büyüyordu. Bütün benliğimi ele geçirmek üzereydi. Soğukkanlılığımı yitirmek üzereydim. Sakin ol Bahar, sakin ol. Tekrar eğilip suni teneffüs yaptım. Ardından nabzını kontrol ettim. Dudaklarımı büzüp tuttum ağlamamı. Hala nabız yok. Seri şekilde devam ettim masaja.

Vuslat🥀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin