Yavuz'dan
Dikkatimi yola vermiş düşünüyordum. Yiğit ne yaptı acaba? Umarım sağ salim halletmiştir her şeyi.
"Yavuz sen beni dinlemiyor musun?"
Bahar'ın sesiyle düşüncelerimden sıyrılıp ona çevirdim başımı.
"Efendim canım?"
"Deminden beri konuşuyorum hayatım, nerde senin aklın?"
Hafifçe gülüp önüme döndüm tekrar.
"Yola dalmışım canım, ne diyordun?"
"Diyorum ki yarın hemen arayalım babamları da şu sünnet işini ayarlayalım."
"Canım, istersen bir süre daha bekleyelim."
"Neden, sen benden çok hevesliydin?"
Dönüp baktım Bahar'a bir şey demeden. Ardından tekrar yola çevirdim başımı. Bahar biraz daha yaklaşıp kolumu tuttu.
"Yavuz, canım bir sorun mu var? Bak bana doğruyu söyle, babamlar iyi di mi?"
Tekrar dönüp baktım Bahar'a. Tedirgince bakıyordu o da.
"Evet evet iyiler, bir sorun yok. Sadece, işle ilgili bazı durumlar var, anlatamıyorum biliyorsun. Yani onların işleriyle ilgili. Şu aralar dikkatlerini bize veremezler diye öyle söylüyorum."
"Peki madem babamların işleriyle ilgili bir durum var, sen nerden biliyorsun bu işin ne olduğunu?"
"Benim de dahil olduğum bir konu çünkü."
Bahar hala endişeyle bakıyordu.
"Endişelenmem gereken bir durum var mı Yavuz?"
Uzanıp tuttum elini.
"Hayır bir tanem, sen tedirgin olma, hiçbir sorun yok. İşte gizlilik meselesi biliyorsun. Babamların işleri böyle."
Bahar hafifçe çattığı kaşlarıyla bakıp kafa salladı.
"Tamam, sen öyle diyorsan."
Gülümseyip baktım Bahar'a. O da tedirgin ifadesiyle hafifçe güldü. Anlatamıyorum ki hiçbir şeyi. Bu sefer benim işlerimle ilgili bir şey de değil üstelik. Teşkilattaki köstebek meselesi. Sinan'ın bile haberi yok. Teşkilatta nerelere kadar uzandıklarını bilmediklerinden, mümkün olduğunca az insan biliyordu bu durumu. Ben de mecburen öğrenmiştim. Yiğit'in başında olduğu bir ekip soruşturmayı derinleştirmişti. Bir sürü bağlantı çıkmıştı ortaya. Yiğit de çözmeye çalışıyordu işleri. Gizlilik sebebiyle aktarmalı göndermesi gereken bir posta vardı. O da benim Trabzon'da olduğumu bildiğinden benden rica etmişti. Buraya gönderdiği postayı ben de başka bir adrese postalamıştım. Benim de bildiğim bu kadardı zaten. Umarım her şey yolundadır. Derin bir nefes alıp tekrar dikkatimi yola vermeye çalıştım. Yiğit ne yaptı acaba?
"Yavuz, ilerde bir yerde durur musun?"
"N'oldu canım?"
"Tuvalete gitmem lazım."
Gülerek kafa salladım.
"Tamam canım."
İlerdeki benzinliğe girip durdurdum arabayı.
"Hemen geliyorum."
Bahar hızla indi arabadan. Arkama dönüp ikizlere baktım. Uyumuş paşalarım. Yolculuk yoruyor benim aslanlarımı. Telefonum çalınca çıkardım cebimden. Sinan arıyordu.
"Efendim Sinan."
"Kardeşim n'ber?"
"İyidir kardeşim, sizden n'aber? Leyla'yla Zeyno nasıllar?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vuslat🥀
FanfictionBahar'ın mezarı başına çökmüş kendine lanet ediyordu Yavuz. Bütün bunlar onun suçuydu. Hepsi onun yüzünden olmuştu. Sevdiği kadın onun yüzünden vurulup ölmüştü. Yavuz bunun vicdan azabıyla kavrulurken, içindeki tarifsiz acı kül ediyordu onu. Sevdiği...