Yavuz'dan
"Sinan bak elimden bir kaza çıkacak."
"Asıl benim elimden bir kaza çıkacak Yavuz. Bırak şunu."
"Sinan, son kez söylüyorum. Bırakıyor musun bırakmıyor musun?"
"Bırakmıyorum."
Kaşlarımı çatmış bakıyordum Sinan'a. O da aynı şekilde ters ters bakarak dikiliyordu karşımda. İkimiz de birbirimize meydan okur gibi bakarken gelen sesle çevirdik başımızı.
"Babaa, yakala topu."
Zeynep topa vurunca, küçük top yuvarlana yuvarlana yanımıza geldi. Ben de göz ucuyla Sinan'a bakıp fırsattan istifade çektim aldım elindeki uçurtmayı. Ben gülerek koşmaya başlayınca Sinan da anında bana döndü.
"Lan! Getir lan uçurtmayı! Önce ben uçuracağım! Yavuz, lan!"
Sinan arkamdan bağırırken ben hala elimde uçurtmayla koşuyordum. İkizler de beni görmüş, gülerek peşimden geliyorlardı. Zeynep de babasının yanına koştu.
"Baba, hadi sen de kooşş."
Zeynep Sinan'a bağırıp o da peşimizden koşmaya başladı. Bahar ve Leyla'nın önünden gülerek geçip tırmandım yokuşu. Onlar da kilimin üstüne oturmuş gülerek bize bakıyorlardı. Ben tam tepeye varmıştım ki, ikizler de gülerek yanıma geldiler.
"Baba baba. Sinan amcam gelmeden uçuralım uçurtmayı."
"Hadi baba hadi."
Gülerek baktım ikizlere. Ardından başımı kaldırınca Zeynep'i omzuna oturtmuş koşturarak gelen Sinan'ı gördüm. Başımı tekrar ikizlere indirip hevesle konuştum.
"Tamam babacım. Hadi şimdi siz tutun uçurtmayı, ben de ipi alıp koşacağım aşağı doğru. Siz de uçurtmayı bırakacaksınız ben koşarken. Anlaştık mı?"
İkisi de hevesle kafa salladılar.
"Annaştık baba."
Gülerek öptüm ikisini de. Ardından uçurtmayı verdim ellerine. O sırada Sinan geldi nefes nefese yanımıza.
"Yavuz sen çok adi bir adamsın."
"Çocukların yanında ne biçim konuşuyorsun Sinan."
Sinan kaşlarını kaldırıp ikizlere baktı. Ardından omzundaki Zeynep'i indirip üçünün birden önüne çömeldi.
"Özür dilerim bebeler. Ağzımdan kaçtı."
Üçü de kaşlarını kaldırmış bakıyorlardı. Ardından Yağız başını kaldırıp bana baktı.
"Baba, Sinan amcanın ağzına acı biber sürelim mi?"
Dudaklarımı birbirine bastırıp güldüm.
"Sürelim babacım."
Üçü de benim dediğime gülerken Sinan da gülerek öptü hepsini.
"Bak sen sıpalara. Neyse hadi, uçuralım şu uçurtmayı."
"Tamam. Babacım, dediğimi anladınız di mi? Ben koşunca bırakacaksınız uçurtmayı."
"Evet baba."
"Anladık baba."
"Süper. Ben koşuyorum o zaman şimdi aşağı doğru. Siz de uçurtmayı böyle havaya kaldırın."
İkisi de hevesle kafa sallayıp iki yanından tutup kaldırdılar uçurtmayı. Ben de onlara gülüp aşağı doğru koşmaya başladım. Biraz koştuktan sonra arkama dönüp bağırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vuslat🥀
FanfictionBahar'ın mezarı başına çökmüş kendine lanet ediyordu Yavuz. Bütün bunlar onun suçuydu. Hepsi onun yüzünden olmuştu. Sevdiği kadın onun yüzünden vurulup ölmüştü. Yavuz bunun vicdan azabıyla kavrulurken, içindeki tarifsiz acı kül ediyordu onu. Sevdiği...