Yavuz'dan
"Babasının prensesi miymiş bu kız ya? Bir tanesi miymiş? Bal böceğim benim. Oy tombul kuşum. Babası yesin bu kızın yanaklarını. Yesin bitirsin ham yapsın. Bu elleri bu ayakları kıt kıt kıtlasın babası. Kurban olurum ben seni verene. Oh, güzel kızım benim."
Umut'u bizim yatağımıza yatırmış, doya doya seviyordum. Bahar ikizlere banyo yaptırıyordu. Daha doğrusu banyodan çıkarmaya çalışıyordu. Umut uyurken ikizleri birlikte yıkamıştık ama paşalar bir türlü sudan çıkmak istemiyordu. O sırada Umut uyanınca ben odaya dönmüştüm. Hazır ikizler de yokken, doya doya seviyordum kızımı. Onların yanında dikkat ediyorduk haliyle. Onlar da daha çok küçüktü. Kardeşlerini hiç kıskanmıyorlardı ve biz de bunun devam etmesi için uğraşıyorduk. Ben Umut'u severken, o da kollarını bacaklarını hevesle sallıyordu.
"Babacım, hadi gel biraz göğsüme yat kızım. Seni bilmem ama ben buna bayılıyorum prenses."
Gülerek Umut'u kucağıma alıp sırtüstü yattım yatakta. Umut'u da göğsüme yatırdım. Umut iç çekince gülümseyip başına bir öpücük kondurdum. Elimi sırtında gezdirip konuştum.
"Canım kızım benim. Güzel kızım. Babası çok seviyormuş bu kızı. Canından çok seviyormuş."
Gülümseyip kapadım gözlerimi. Karavan tatilimiz bitmiş, nihayet Karabayır'a dönmüştük. Hepimiz yol yorgunuyduk aslında ama Bahar ikizlere banyo yaptırmak isteyince paşaların uykusu açılmıştı anında. Umut da yolda uyumuştu. Eve gelince çok geçmeden uyanmıştı ama şimdi sakince yatıyordu göğsümde. Benim de uykum gelmişti. Yattığım yerde iyice mayışmıştım ki gelen sesle açtım gözlerimi.
"Baba."
"Baba."
İkizler üzerlerinde minik bornozları, koşarak gelip yatağa tırmandılar. Ben gülerek bakarken onlar göğsümde yatan Umut'u görünce sanki yaramazlık yapmış gibi ellerini ağızlarına kapattılar. Kaşlarımı çatıp gülümsedim.
"Ne oldu oğlum?"
"Hih baba. Bebeği mi uyandırdık?"
"Gürültü mü yaptık baba?"
"Oy kurban olurum ben size. Hayır babacım, kardeşiniz zaten uyanmıştı. Siz uyandırmadınız yani."
İkisi de ellerini ağızlarından çekip güldüler. Yiğit elini Umut'un başına getirip sevdi. Yağız da eğilip alnına bir öpücük kondurdu. Ben de gülümseyerek izliyordum evlatlarımı. Benim en büyük hazinem onlardı. Bu hayatta başardığım en mükemmel şey onların babası olmaktı. İkisi de iki yanıma yatıp başlarını omzuma dayadılar.
"Oğlum, uykunuz mu geldi babacım?"
İkisi de kafa sallayıp kapadılar gözlerini.
"Ama böyle uyumayın oğlum. Daha üstünüzü giymediniz. Anneniz nerde babacım? Neden gelmedi?"
"Banyo yapıyor baba."
"Ne? Bensiz."
Ben ne dediğimi farkedip dudaklarımı birbirine bastırdım. İkizler artık büyümüştü. Yanlarında daha dikkatli oluyorduk ama tutamadım kendimi.
"Sen de annemi mi yıkayacaksın baba?"
"Annem kendisi yıkanamıyor mu ki? Ama annem büyük."
Hafifçe gülüp tuttum kendimi. Hadi bakalım sarı komutan, anlat çocuklarına durumu.
"Hayır babacım, anneniz kendisi yıkanabiliyor. Ben sadece..."
Cümlemi bitiremeden banyonun kapısı açılınca oraya çevirdim başımı. Bahar üzerinde bornozuyla çıktı banyodan. Bizi görünce gülümseyerek yanımıza gelip yatağa oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vuslat🥀
FanficBahar'ın mezarı başına çökmüş kendine lanet ediyordu Yavuz. Bütün bunlar onun suçuydu. Hepsi onun yüzünden olmuştu. Sevdiği kadın onun yüzünden vurulup ölmüştü. Yavuz bunun vicdan azabıyla kavrulurken, içindeki tarifsiz acı kül ediyordu onu. Sevdiği...