Ep.27 "Benim her zaman bir b planım vardır"

2.5K 113 56
                                    

Yavuz'dan

"Hayatım gerçekten geç kalıyorum."

"Olmaz, kalmazsın, şunu da al."

Bahar beni dinlemeden ağzıma tıkıştırıp duruyordu bir şeyler. Sabah geç uyanınca kahvaltıya vaktimiz kalmamıştı ama Bahar, kahvaltı etmeden göndermem seni, diyince el mahkum oturmuştum masaya. Bahar bir türlü bırakmıyordu gideyim. Bir gayret kahvaltı yaptırıyordu bana. Ekmeğin üstüne bal sürüp tekrar tıktı ağzıma.

"Bahar boğulacağım artık."

"Olmaz bir şey olmaz. Hadi ye."

Ağzımdaki lokmayı yutmaya çalışırken portakal suyunu dayadı bu sefer ağzıma. Bardağı tutup onu da içtim.

"Heeh aferin sarı komutan. Ye de yaran hemen iyileşsin. Afiyet olsun, şifa olsun."

Gülerek baktım Bahar'a. Peçeteyle ağzımı silip kalktım masadan. Bahar da peşimden kalktı.

"Ellerine sağlık hayatım, artık gidebilir miyim?"

"Hayır."

"Ya Bahar daha ne yedirec..."

Lafımı bitiremeden Bahar dudaklarıma bir öpücük kondurdu. Anında gevşeyip gülümsedim. Bahar ayrılıp yüzümü sevdi.

"Şimdi gidebilirsin."

"Ama sen böyle yaparsan gitmek daha zor oluyor Bahar."

Bahar yandan yandan gülerken ben de güldüm hallerine. Burnuna bir öpücük kondurup çıktım mutfaktan. Bahar montumu alıp geldi yanıma. Bir yandan montumu giydirirken, ben bir yandan konuştum.

"Sen gidecek misin bugün hastaneye?"

"Evet canım."

Anında sıkıntı bastı içimi. Bütün gün hastanede o adamla burun buruna olacak olması canımı sıkıyordu. Bahar da yakalarımı düzeltip ellerini göğsüme getirdi.

"Yavuz, sakın canını sıkma. Ben o adamın bana yaklaşmasına asla izin vermeyeceğim. Evet, aynı hastanede çalışan iki doktoruz ama sadece o kadar. Mecbur olmadıkça ne yüzüne bakacağım, ne konuşacağım. Sadece işimi yapacağım. Ayrıca ben de çok sinirliyim ona. Benim ayarlarımı bozarsa bir tane de ben çakabilirim ve bunu yapmayı hiç istemiyorum."

Yüzümdeki gülümsemeyle dinlerken son söylediğiyle gülmeye başladım. Sıkıca sarıldım beline.

"Haşin karım benim. Sen yine de kendine hakim ol, elini o pis adama bulama."

Bahar da gülüp yalandan omzuma vurdu.

"Sen geç bakalım dalganı. Benim bu hayatta ki en değerli varlığımı üzen, sinirlendiren adamı n'aparım ben biliyor musun?"

Gülerek daha sıkı sarıldım beline.

"Uuuu korktum şimdi."

Bahar da gülüp boynuma daha sıkı sarıldı. Canım benim, ben nasıl saçmaladım dün gece. Nasıl gereksiz üzdüm kendimi de seni de. Başımı boynuna gömüp derin bir nefes alarak bir öpücük kondurdum boynuna. Yavaşça ayrılıp yüzüne baktım.

"Seni seviyorum."

"Ben seni daha çok."

Dudaklarına kısa bir öpücük kondurup göz kırparak çıktım evden. Hadi bakalım, günler sonra dönüyorum işime. Üstümüzdeki pası atalım, yakalayalım şu Dragan'ı.




Bahar'dan

Yavuz gidince kahvaltıyı toplayıp odaya geçtim hazırlanmak için. Dün gece aklıma geldikçe hala sinirleniyordum. Hadsiz adam, neler demiş, neler yapmış, nasıl üzüp kızdırmış Yavuz'u. Ben bildireceğim ama sana haddini. Sevdiğim adamı böyle üzmek ne demek göstereceğim sana. O Ali'ye de aşk olsun. Madem böyle bir şey hissettin, farkettin, neden Yavuz'a değil de bana söylemiyorsun? Ben öğrensem Fırat'a haddini bildirir, Yavuz'dan uzak tutardım. O da bu kadar üzülmezdi. Neyse, o da iyi niyetinden yapmış bir şeyler ama erkek milleti işte, hemcinsiyle daha rahat konuşmuştur. Hızlı şekilde hazırlanıp ben de çıktım evden. Hadi bakalım gidelim de halledelim şu işi.

Vuslat🥀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin