Ep.179 "Son nefesimi karımın kokusuyla, onun gözlerine bakarak vermeyi diledim"

1.7K 103 45
                                    

Yavuz'dan

"Komutanım!"

Karabatak'ın sesiyle ona döndük. Nefes nefese girdi berbere. Kaşlarımı çatıp kestim gülümsemeyi.

"Ne oluyor lan?"

Karabatak dudaklarını birbirine bastırıp başını iki yana salladı. Hadi bakalım, nasıl bir sorunumuz var acaba bu sefer? Karabatak berberden içeri girip yanımıza geldi. Hepimiz ne diyecek diye bakıyorduk. Kopuk da ayağa kalkmış tedirgince bekliyordu.

"Oğlum söylene ne olduysa."

Karabatak, Çaylak'ın uzattığı suyu içip nefes nefese konuştu.

"Ananas."

Kaşlarımı çatıp anlamadan baktım.

"Kim?"

"Ananas komutanım. Ananas bulamıyorum."

"Ne ananası oğlum?"

"Komutanım Nazlı'nın canı ananas istedi. Saatlerdir dolanıp duruyorum, bulamıyorum. En son çare size geldim."

Gözlerimi kapatıp bıkkınlıkla nefes verdim.

"Lan oğlum, biz de bir şey oldu sandık. Düğünle ilgili bir sorun çıktı sandık. Buna mı bu kadar telaşlandın sen?"

"Öyle demeyin komutanım ama ya. Bulamıyorum bir türlü. Kopuk kusura bakma ya, telaşlandırdım galiba biraz."

Kopuk gülüp başını salladı.

"Sorun değil Karabatak. Yani bir sorun yok ya, sen de ananası bulursun inşallah."

Karabatak kafa sallayıp bana döndü.

"Komutanım? Ya senin üç tane çoçuğun var. Bahar da bir sürü aşermiştir. Sen bilirsin nerde ne var."

Gülerek başımı iki yana salladım.

"Hey Allah'ım. Bak şimdi, Karabayır'ın batı çıkışına doğru, burdan yaklaşık on kilometre uzakta küçük bir manav var. Uzaktan bakınca, burda bir şey bulunmaz diyorsun ama her şey var. Belki de insanlar öyle sandıkları için var. Orda bulursun kesin."

Karabatak heyecanla kafa salladı.

"Tamam komutanım, ben hemen gidip bulayım şu ananası. Sizin berberde işiniz bitmeden yetişirim."

"Tamam tamam hadi git."

Karabatak kafa sallayıp gitti. Ben de gülüp, kucağımda ikizlerle oturdum koltuğa. Hakan da yanıma oturdu. Kopuk ve Sinan traş oluyordu hala. Başımı çevirip kendi traşını kendi yapan Keşanlı'ya baktım.

"Keşanlı, gelin arabası n'oldu? Atlamadın inşallah sağdıç bey."

Keşanlı bana dönüp konuştu.

"Yok komutanım hallediyoruz. Aşık alıp getirecek hazır olunca."

Başımı sallayıp konuştum.

"Tamam."

Keşanlı işine dönünce ben de ikizlere indirdim başımı.

"Babacım, canınız mı sıkıldı sizin? Oyuncaklarınızı vereyim mi?"

"Karnım acıktı baba."

"Benim de baba."

"Karnınız mı acıktı? Oğlum daha bir saat oldu yemek yiyeli."

"O zaman çikolata yiyelim mi?"

İkisi de hevesle bakıyordu bana. Gülerek başımı iki yana salladım.

Vuslat🥀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin