Bahar'dan
Burnumu çekip sildim gözlerimi. İç çekip Leyla'nın saçlarını sevdim. Allah'ım sen ona yardım et. Güç ver. Leyla çok kötüydü. Biraz olsun sakinleşsin, uyuyabilsin diye bitkisel bir sakinleştirici vermiştim. Onu da almaya zorla ikna etmiştim. O da ilacın etkisiyle uyuyakalmıştı. Burukça baktım yüzüne. Ağlamaktan gözleri şişmişti. Bir eli karnında uyuyordu. Öyle zor ki, öyle kötü bir durum ki. Ama Sinan şehit oldu. Kardeşimiz şehit oldu. Onunla gurur duyuyoruz biz. Leyla'nın üstündeki pikeyi düzeltip kalktım yanından. Sıkıntıyla derin bir nefes alıp çıktım odadan. Yavuz salonda Zeynep'in yanındaydı. İkizler uyumuştu ama Zeynep uyumamıştı hala. Anlatamamıştık durumu ona. Nasıl anlatabilirdik ki bunu? Bugün onun doğum günü. Daha ölümün ne olduğunu bilmeyen küçücük bir çocuğa nasıl anlatabilirdik babasının öldüğünü? Nasıl söylerdik babasının bir daha gelmeyeceğini? Bir şey söyleyememiştik ama o küçücük haliyle bile anlıyordu, hissediyordu sıkıntımızı. Yutkunup yanlarına gittim. Yavuz Zeynep'i kucağına oturtmuş saçlarını seviyordu. Ben de gidip yanlarına oturdum. Yavuz bana bakıp burukça dudaklarını birbirine bastırdı. Ardından tekrar Zeynep'e döndü.
"Dayıcım, hadi senin uykun gelmedi mi hala?"
Zeynep başını Yavuz'un göğsüne yaslamış, minik elleriyle oynuyordu.
"Anneme ne oldu dayı?"
"Bir şey olmadı prensesim."
"Ama ağlamış. Babamı mı özledi?"
Yutkunup sıktım kendimi ağlamamak için. Yavuz da dişlerini sıkıp sakince konuşmaya çalıştı.
"Evet dayıcım, babanı özlemiş."
"Ben de çok özeldim babamı. Ne zaman gelecek babam dayı?"
Yavuz bir şey diyemeden kapadı gözlerini. Burukça kaşlarını çattı, çenesi titredi. Uzanıp Zeynep'in elini tuttum.
"Zeynep, kuzum, hadi gel yatmaya gidelim artık. Bak annen uyudu, kardeşlerin uyudu, senin de uyuman lazım artık. Hadi prensesim."
Zeynep mahsunca kafa sallayınca uzanıp aldım kucağıma. O da hemen başını omzuma yasladı.
"Ben annemle uyusam olur mu bu gece?"
"Olur bir tanem, olur tabi."
Saçlarını sevip bir öpücük kondurdum. Yavuz'a bir bakış atıp yürüdüm odaya. Zeynep'i Leyla'nın yanına bırakınca hemen gidip yattı annesinin yanına. Elini karnındaki elinin üstüne getirip kapadı gözlerini. Saçlarına bir öpücük kondurup sevdim.
"İyi geceler Zeynep."
Zeynep gözlerini açmadan konuştu.
"İyi geceler Bahar yenge."
Burukça tebessüm edip kalktım yerimden. Işığı kapatıp odadan çıktım. Sıkıntıyla derin bir nefes aldım. Ben bu kadar üzgünken Leyla'nın çektiği acıyı tahmin bile edemiyorum. Yürüyüp salona geçtim. Yavuz telefonla konuşuyordu.
"Tamam Kopuk, çıkıyorum birazdan. Ben Erdem yarbayla konuştum, her şey ayarlandı. Sen de sizinkilerle konuş. Askeri destek gerekirse timi de hazırlayacağım. Tamam, alayda görüşürüz."
Yavuz telefonu kapatıp bana baktı. Ben de yanına gittim.
"Bu gece gidiyoruz Bahar. Sinan'ı alacağım ordan."
Dudaklarımı birbirine bastırıp kafa salladım. Yavuz da çok üzgündü. Hayattaki en yakın arkadaşını kaybetmişti. Kardeşim dediği adamı kaybetmişti. Onun için de çok zordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vuslat🥀
Fiksi PenggemarBahar'ın mezarı başına çökmüş kendine lanet ediyordu Yavuz. Bütün bunlar onun suçuydu. Hepsi onun yüzünden olmuştu. Sevdiği kadın onun yüzünden vurulup ölmüştü. Yavuz bunun vicdan azabıyla kavrulurken, içindeki tarifsiz acı kül ediyordu onu. Sevdiği...