Ep.36 "Ne olursa olsun doğuracağım bebeğimi"

2.1K 112 40
                                    

Yavuz'dan

Gözlerimi açıp etrafıma bakındım. Saat daha çalmamıştı, erken uyandım heralde. Başımı çevirip yanımda Bahar'ı göremeyince kaşlarımı çattım. Bu kadar erken niye uyanmış ki? Gece rahatsızlandı falan mı acaba? Midesi mi bulandı? Yataktan kalkıp banyonun kapısına gittim. Kapıyı tıklatıp seslendim.

"Bahar, canım orda mısın?"

Ses gelmeyince salona geçtim. Bahar burda da yoktu ama mutfaktan sesler geliyordu. Gülümseyerek mutfağa doğru yürüdüm. Bahar sırtı bana dönük tezgahta bir şeyler hazırlıyordu. Yavaşça gidip arkadan beline sarıldım. Bahar irkilip bıraktı elindekileri. Başımı boynuna gömüp derin bir nefes aldım. Bahar da kollarını kollarıma doladı. Boynuna bir öpücük kondurup çenemi omzuna yasladım.

"Günaydın hayatım."

"Günaydın canım. Biraz daha uyusaydın keşke. Ben kahvaltı hazır olunca çağıracaktım seni."

"Sen niye bu kadar erken kalktın?"

"Bilmem, öyle uyandım işte. Uyanınca da sen gitmeden güzel bir kahvaltı yapalım diye kahvaltı hazırlamaya geldim."

Bahar'ın sesi bir tuhafı. Hali de bir durgun gibiydi. Belinden ayrılıp kendime çevirdim Bahar'ı. Gözleri şişmişti.

"Bahar, sen ağladın mı?"

Bahar ellerini gözüne getirip ovuşturdu.

"Yoo, ağlamadım. Şey, erken kalktım ya ondan şiş heralde gözlerim."

İnanmaz inanmaz baktım yüzüne. Bahar da gülümseyerek bakıyordu. Ellerimi yüzüne getirip alnına bir öpücük kondurdum.

"Canımın içi, sen merak etme. Ben sağ salim döneceğim sana. Şimdi gideceğim ama yarın sabah yine burda, yanında olacağım. Yine beraber kahvaltı yapacağız. Hatta gelirken sana simit de alırım."

Bahar'ın gözleri dolmuştu. Dudağını büküp başını göğsüme yasladı. Saçlarına bir öpücük kondurup başımı başına yasladım ben de. Bahar başını kaldırıp gülümsedi.

"Hadi otur sen, ben de geliyorum. Kahvaltı hazır sayılır."

Gülümseyip kafa salladım. Masaya oturunca Bahar da çayları koyup geldi masaya.

"Bahar, sen çay yerine portakal suyu içiyordun."

Bahar yeni hatırlamış gibi kaşlarını kaldırdı.

"Aa evet, unutmuşum bir an."

Kendi bardağını alıp tezgaha bıraktı. Ardından portakal suyunu alıp oturdu karşıma. Çok dalgındı. Bir şeyler kurcalıyordu kafasını. Yani ben gideceğim diye endişeleniyordu tamam ama sanki başka bir şey daha var gibiydi.

"Bahar, canım kafanı kurcalayan bir şey var gibi. Hadi anlat bana."

Bahar başını kaldırıp gözlerime baktı.

"Yok bir şey canım, senin için endişeleniyorum sadece."

Kaşlarımı çatıp dikkatle baktım yüzüne. Bahar da hafifçe gülümseyip devam etti kahvaltısına. Bir şey var Bahar. Bu sadece benim için endişelenen Bahar halleri değil. Ben tanımıyor muyum seni? Ama anlatmak istemiyor belli ki. İyi de neden? Ben anlatmayınca kızıyor bana, şimdi kendisi anlatmıyor. Ne kadar ısrar etsem de anlatmayacaktı, yok bir şey diyip geçiştirecekti biliyorum. Ben de ısrar etmedim ama elbet öğrenirdim ben. Şu Dragan işini bir halledelim de.

Montumu giyip Bahar'a döndüm. Yine dolu gözlerle bakıyordu. Ellerimi yüzüne getirince kaldırdı bakışlarını. Gülümseyip sevdim yüzünü.

Vuslat🥀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin