Bahar'dan
"Oy benim yavrularım, ne de güzel oynuyorlar birbirleriyle. Anneleri sevsin bunlar, yesin bu yanakları."
İkizler, ortalarına Zeynep'i almış, oturdukları yerde oynuyorlardı. Ben de kucağımda Umut'la karşılarına oturmuş, onları izliyordum.
"Zeynep, kuzucum, senin bebeklerin nerde? Getirmedin mi?"
Zeynep bana bakıp başını iki yana salladı.
"Getirmedim. Ben bebek sevmiyorum, top seviyorum."
Gülerek uzanıp saçlarını öptüm. Bu yaşta bile erkek Fatma oldu çocuk. Varsa yoksa, toplar arabalar.
"Karnınız acıktı mı bakalım? Size kurabiye getireyim mi?"
"Evet anne, kurabiye."
"Oyy, tamam. Güzel güzel oynayın tamam mı? Hemen geliyorum."
Kucağımda Umut'la kalktım yerimden. Umut'u pusetine koyup mutfağa geçtim. Çocuklara süt ısıtıp, kurabiye çıkardım. Bayılıyorum çocuklarımla ilgilenmeye. Hazırladıklarımı tepsiye koyup tepsiyi de alarak çıktım mutfaktan. Gördüğüm şeyle durdum yerimde. Yiğit, Yağız ve Zeynep kalkmış, Umut'un yanına gitmişlerdi. Umut biraz mızmızlanmıştı. Onlar da susturmaya çalışıyorlardı.
"Kardeşim, ağlama."
"Memeyi al, annem gelecek şimdi."
Yağız emziği ağzına verip alnını öptü. Gülümseyerek izliyordum ben de. Zeynep de elindeki peluş topu vermeye çalışıyordu eline. Gidip tepsiyi sehpaya bıraktım. Yanlarına gidip çömeldim.
"N'oldu? Bebek ağladı mı?"
"Evet anne. Birazcık ağladı."
"Ama ben memesini verdim. Sustu."
"Ben de topu verdim."
Gülümseyip üçünü de öptüm.
"Aferin size. Kardeşinize ne güzel bakıyorsunuz öyle. Canlarım benim."
"Bebek benim de mi kardeşim süt anne."
"Evet bir tanem. Umut yani bebek senin de kardeşin."
Zeynep kıkırdayıp Umut'un elini öptü. Zeynep'i bana süt anne demeye alıştırmıştım. Çok hoşuma gidiyordu öyle söylemesi. İkizler Leyla'ya hala diyordu ama Zeynep bana süt anne diyordu. Minik kızım benim.
"Hadi bakalım, kurabiyeler geldi."
Üçü de hevesle döndüler sehpaya.
"Anne bebeğe de verelim mi?"
"Hayır annecim, o daha küçük. O sadece benim sütümü içiyor. Başka bir şey yiyemez."
"Anladım. Ama bu kurabiyeler çok güzel."
"Afiyet olsun bir tanem. Hadi oturun bakalım."
Çocuklar sehpanın önüne çöküp oturdular. Sütlerini de önlerine verdim. O sırada telefonum çalınca kalktım çömeldiğim yerden. Yavuz arıyordu.
"Efendim canım."
"Bahar, ne var ne yok?"
"İyi, çocuklarla evdeyiz. Süt içip kurabiye yiyorlar."
"Oh afiyet olsun."
"Siz ne yaptınız, döndünüz mü?"
"Döndük canım. Birazdan geleceğiz eve. Akşama misafirlerimiz var."
"Leylalar mı gelecek?"
"Onlar da gelecek ama başka misafirlerimiz de var."
"Kimmiş onlar?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vuslat🥀
FanfictionBahar'ın mezarı başına çökmüş kendine lanet ediyordu Yavuz. Bütün bunlar onun suçuydu. Hepsi onun yüzünden olmuştu. Sevdiği kadın onun yüzünden vurulup ölmüştü. Yavuz bunun vicdan azabıyla kavrulurken, içindeki tarifsiz acı kül ediyordu onu. Sevdiği...