Bahar'dan
Derin bir nefes alıp yanımdaki Yavuz'a çevirdim başımı. O da güven veren bir gülümsemeyle bakıyordu. Ben de hafifçe tebessüm edip gözlerimi kapadım. Yavuz sıkıca tuttu elimi.
"Hadi girelim."
"Girelim."
Hastaneye sonuçları öğrenmeye gelmiştik. Yutkunup hazırladım kendimi. Ardından Selma hocanın odasının kapısını tıklatıp girdik içeri.
"Hocam, günaydın."
Selma hoca bilgisayar ekranındaki bakışlarını bize çevirip gülümsedi. Ardından Yavuz'a bakıp kaşlarını kaldırdı.
"Günaydın Bahar."
Elimle Yavuz'u gösterip konuştum.
"Eşim Yavuz."
Yavuz başıyla selam verirken Selma hoca şefkatle gülümsedi.
"Memnun oldum Yavuz bey. Ayrıca Bahar, eşine söylemekle çok iyi yapmışsın. Onu üzmek istememeni anlıyorum ama böyle durumlarda insanın en büyük destekçisi eşidir."
Yavuz tebessüm edip kafa salladı.
"Oturun ayakta kalmayın."
Yavuz'la karşılıklı sandalyelere oturduk.
"Hocam, sonuçlar çıktı mı?"
"Çıktı Bahar. Şimdi geldi sonuçlar önüme. Ben de tam onlara bakıyordum."
Yutkunup tedirgince kıpırdandım oturduğum yerde.
"Nasıl peki sonuçlar?"
"Hemen bakalım."
Selma hoca gözlüklerini takıp bakışlarını ekrana çevirdi. Gergince ellerimle oynayarak bekliyordum. Yavuz uzanıp elimi tutunca ona çevirdim bakışlarımı. Yavuz tebessümle bakıyordu gözlerime. Ben de hafifçe tebessüm edip tekrar Selma hocaya çevirdim bakışlarımı. Kaşlarını çatmış inceliyordu sonuçları. Ben gergince ne diyecek diye beklerken Selma hoca bana dönüp konuştu.
"Gözün aydın Bahar, sonuçlar temiz. Kanserli bir hücreye rastlanmamış. Yani tümörümüz iyi huylu. Korkulacak bir şey yok. Hasta değilsin."
Duyduklarıma tepki veremeden duruyordum. İçimde öyle bir rahatlama vardı ki, dünyanın yükünden kurtulmuştum sanki. Gözlerimi kapatıp rahat bir nefes verdim. İçimden şükürler ederek gülümsedim. Gözlerim doldu, yanağıma bir damla yaş süzüldü. Gözlerimi açıp tekrar Selma hocaya baktım. O da gözlüklerini çıkarıp şefkatle gülümsedi. Başımı elimi sıkıca tutan Yavuz'a çevirdim. O da dolu gözlerle ama gülerek bakıyordu bana. Oturduğu yerde iyice yaklaşıp sevinçle konuştu.
"Çok şükür Bahar, çok şükür. Bak, bitti gitti işte. Ben biliyordum zaten kötü bir şey olmadığını."
Yavuz'a kafa sallayarak gülmeye başladım ben de. Ardından gözyaşlarım iyice akmaya başlamışken gülmeden ağlamaya geçtim. Öyle rahatlamıştım ki, içimde biriktirdiğim bütün kötü düşünceler gözyaşlarımla birlikte akıp gidiyordu içimden. Ağladıkça rahatlıyordum. Yavuz sandalyeden kalkıp önüme diz çöktü. Ellerini yüzüme getirip alnıma bir öpücük kondurdu. Onun da akmıştı gözyaşları.
"Geçti canım, geçti. Bitti kabus. İyisin bak, hiçbir şeyin yok. Geçti."
Gülümseyerek yüzümü silip toparlandım. Yavuz da gülüp kalktı çömeldiği yerden. Ardından tekrar oturdu sandalyeye. Selma hocanın sesiyle ona çevirdik başımızı.
"Tümör köyü huylu değil ama kontrol altında tutulması lazım. Kötü huyluya çevirme ihtimali var ki bu da herhangi bir insanın bu hastalığa yakalanmasıyla aynı olasılıkta. Bundan sonra yapman gereken Baharcım, yılda bir bu kisti kontrol ettirmen. Kendi kendine küçülüp yok da olabilir, büyüye de bilir. Yani kısacası kontrol altında tutacağız kendisini. Onun haricinde hayatına normal şekilde devam edeceksin. Bebeğini sağlıkla kucağına alacaksın. Hiçbir sorun yok. Geçmiş olsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vuslat🥀
FanfictionBahar'ın mezarı başına çökmüş kendine lanet ediyordu Yavuz. Bütün bunlar onun suçuydu. Hepsi onun yüzünden olmuştu. Sevdiği kadın onun yüzünden vurulup ölmüştü. Yavuz bunun vicdan azabıyla kavrulurken, içindeki tarifsiz acı kül ediyordu onu. Sevdiği...