Bahar'dan
Yavuz gitmiş ben hala ağlıyordum oturduğum yerde. Huzursuzdum, mutsuzdum, kırgındım, üzgündüm ama aynı zamanda endişeliydim. Yavuz yine bir operasyona gidiyordu ve biz ayrıydık. Onun operasyonlardan sağ salim dönmesini sağlayan şey, arkada bir bekleyeninin olduğunu bilmesiydi. Şimdi ya benden umudunu kesip yaşamak için mücadele etmezse? Ya yaşamak için bir sebebi olmadığını düşünüyorsa? Ya Yavuz'a bir şey olursa? Ya dönemezse operasyondan? Derin bir nefes alıp saçlarımı geriye sıvazladım. Hayır Bahar, böyle düşünme. Bak konuştunuz, hem sana sarılınca ne kadar mutlu oldu gördün. Ayrıca benden ayrı olabilir ama çocukları var. Yavuz oğulları için dönecek sağ salim operasyondan. Evet, dönecek. Yutkunup ayağa kalktım. Çocuklar da bir şey yemeden uyudular. Birazdan karınları acıkır, uyanırlar. Gidip yiyecek bir şeyler hazırlayayım. Of, içim hiç rahat değil. Nasıl bir operasyon acaba? Sınırötesine mi gidecekler? Ne kadar sürecek? Hiçbir şey soramadım ki. Leyla'yı mı arasam acaba? Tabi ya, o biliyordur. Hemen çantamdan telefonumu çıkarıp Leyla'yı aradım.
"Efendim Bahar."
"Leyla müsait misin?"
"Müsaitim, ne oldu, bir sorun mu var?"
"Ben şeyi soracaktım. Bu gece gideceğiniz operasyon."
"Sen nerden biliyorsun Bahar? Yoksa Yavuz'la mı konuştunuz."
"Şey, evet. Eve birkaç parça eşya almaya gelmiş. Ben de çocukları kreşten alıp dönmüştüm. Evde karşılaştık."
"Ee konuştunuz yani? Hallettiniz mi sorunlarınızı?"
"Tam olarak sayılmaz. Neyse Leyla ben Yavuz'a soramadım, bu operasyon uzun mu sürecek? Sınırötesine mi gideceksiniz?"
"Evet canım, sınırötesi bir operasyon. Ne kadar sürecek bilmiyorum. Ben de yine gidemiyorum zaten."
"Anladım. Tehlikeli mi peki?"
"Bahar, bizim işimiz bu, hep tehlikeli bizim işlerimiz."
Sıkıntıyla derin bir nefes alınca Leyla devam etti.
"Merak etme canım. Sağ salim gidip dönecekler inşallah."
"İnşallah Leyla. Herhangi bir haber gelirse, bana da haber verirsin di mi?"
"Veririm canım."
"Saol Leyla, görüşürüz."
"Bahar, bir şeye ihtiyacın olursa ara mutlaka."
"Tamam Leyla saol."
"Görüşürüz canım."
Telefonu kapatıp sehpaya bıraktım. Derin bir nefes alıp içimden dua ettim. Umarım sağ salim dönersin Yavuz.
Yavuz'dan
"Komutanım, ilerde bir hareketlilik var."
"Anlaşıldı Avcı. Kaç kişi olduklarını görebiliyor musun?"
"On kişilik bir grup komutanım."
"Tamam."
Elimi kulaklığımdan çekip yanımdaki Keşanlı'ya döndüm.
"Keşanlı dikkatli ol, birazdan burda olurlar."
"Anlaşıldı komutanım."
Elimi kulaklığıma getirip Hafız'la konuştum bu sefer.
"Hafız, timini al ilerle. Siper alıp dikkatli olun."
"Anlaşıldı komutanım."
Hafız, Karabatak, Aşık ilerlerken; biz de Keşanlı ve Çaylak'la burda konuşlanacaktık. Avcı da bizi gören bir yerde tetikte bekliyordu. Aklım Bahar'daydı. Bu akşamki konuşmamız umut olmuştu bana. Kendimi affettirebileceğimi hissettirmişti. Kokusunu günler sonra çektim ya ciğerlerime, benden mutlusu yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vuslat🥀
FanfictionBahar'ın mezarı başına çökmüş kendine lanet ediyordu Yavuz. Bütün bunlar onun suçuydu. Hepsi onun yüzünden olmuştu. Sevdiği kadın onun yüzünden vurulup ölmüştü. Yavuz bunun vicdan azabıyla kavrulurken, içindeki tarifsiz acı kül ediyordu onu. Sevdiği...