İki hafta sonra
Bahar'dan
Babamın ölümünün üzerinden iki hafta geçmişti. İki haftadır babasız bir çocuktum ben. Babamın yokluğuna alışmak zor olmamıştı aslında. Babam zaten sürekli uzağımdaydı. Zaten bu yaşıma kadar doğru dürüst yanımda olamamıştı. Ama yine de, uzaklarda da olsa sağ olduğunu, iyi olduğunu bilmek yetiyordu bana. Şimdi ise bir babam yoktu. Bu kadar erken babasız kalacağımı düşünmemiştim hiç.
Başımı çevirip yanımda uyuyan Yavuz'a baktım. Kocaman bir gülüş yayıldı yüzüme. İki haftadır gecesi gündüzü ben olmuştum. Onun sevgisi, şefkati, desteği sayesinde atlatmıştım bu kötü süreci. Onun sayesinde iyiydim. Yatakta yan dönüp biraz daha yaklaştım Yavuz'a. Elimi yüzüne getirip sevdim yavaşça. Sabah erken uyanmanın en güzel tarafı, Yavuz'u uyurken ve uyanırken izlemekti. Öyle güzel oluyor ki uyurken. Elimi saçlarına getirip sevdim yumuşacık saçlarını. Canımın içi adam. O olmasa ben ne yapardım? Babam da biliyordu bunu. Yavuz'un benim için ne kadar değerli olduğunu, onun benim hayattaki en büyük şansım olduğunu, onsuz nefes alamayacağımı biliyordu. O yüzden izin vermemişti ona bir şey olmasına. Babam bu dünyadan giderken bile benim için en güzel şeyi yaparak gitmişti. Yavuz'u bana bağışlayarak. Uzanıp dudaklarına bir öpücük kondurdum. Burnumu burnuna sürtünce Yavuz gülerek, yavaşça açtı gözlerini. Benim de gülüşüm büyüdü anında.
"Canım, günaydın."
"Günaydın."
"Bundan sonra saat kuracağım Bahar."
"Neden?"
"Haksızlık bu, hep seni beni izliyorsun uyurken. Ben bu zevkten mahrum kalıyorum."
Kıkırdayarak iyice sokuldum Yavuz'a. Göğsüne yatıp beline sarıldım. Yavuz da kolunu bana dolayıp saçlarımı öptü. İçim buruldu birden. Artık babam yerine de Yavuz öpüyordu saçlarımı. İyice yerleştim göğsüne.
"Bu tatil iyi gelmedi sana, iyice rehavet çöktü. Önceden hep sen benden önce uyanırdın. Şimdi uykucu oldun."
"Neyse, buluruz buna da bir çözüm."
Bir şey demeden derin bir nefes aldım sadece. Yavuz'ın izni bitmişti. Bugün son günüydü. Yarın ya işine dönecek, ya istifa edecekti. İki haftadır bu konuyu hiç konuşmamıştık. Kararını değiştirdi mi yoksa hala istifa konusunda kararlı mı bilmiyorum. O konuşmak istemediği için ben de açmıyordum konuyu ama bu akşam konuşacağım son kez. Ondan sonra da ne karar verirse versin hep yanında olacağım. Ama bugün çok daha önemli bir işimiz var. Yavuz gülerek elini karnıma getirince ben de güldüm.
"Evet, mercimek, bugün cinsiyetini öğreneceğiz, sen de heyecanlı mısın?"
Birden bir tekme gelince Yavuz gülerek sevdi karnımı.
"Bebeğim benim, şunu sakın unutma. Biz seni çok seviyoruz. Kız da olsan, erkek de olsan."
Gülerek elimi karnımdaki elinin üstüne getirdim. Ben uzun zamandır hissediyorum, bir kızımız olacak ama Yavuz emin olmadan kaptırmıyor kendini. Neyse, bugün öğreneceğiz nasılsa. Başımı kaldırıp Yavuz'a baktım.
"Canım, hadi kalkalım artık. Çocuklar da uyanırlar birazdan. Kahvaltımızı yapıp çıkalım. Çocukları kreşe bırakır ordan da hastaneye geçeriz."
Yavuz da doğrulup oturdu yatağa.
"Tamam canım. Ben kahvaltıyı hazırlayana kadar sen kalkma yataktan. Güzel güzel dinlen. Ben kahvaltı hazır olunca sana seslenirim."
"Yavuz, her şeyi sen yapıyorsun. Sana yardım etmeme bile izin vermiyorsun. Yoruluyorsun böyle."
"Delirme Bahar, ne yorulması? Zevkle yapıyorum ben hepsini."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vuslat🥀
FanficBahar'ın mezarı başına çökmüş kendine lanet ediyordu Yavuz. Bütün bunlar onun suçuydu. Hepsi onun yüzünden olmuştu. Sevdiği kadın onun yüzünden vurulup ölmüştü. Yavuz bunun vicdan azabıyla kavrulurken, içindeki tarifsiz acı kül ediyordu onu. Sevdiği...