Yavuz'dan
"Yavuz, biraz daha burda böyle yatarsak uyuyacağım ben."
Gülümseyip daha sıkı sardım kollarımdaki karımı.
"Uyu bir tanem. Ben sabaha kadar sarılırım sana böyle."
"Karavana geçsek daha iyi değil mi hayatım?"
"Niye? Şairi dinleyip, yıldızların altında sevişemedik, bari koyun koyuna uyuyalım seninle."
Bahar nefes vererek gülüp, iyice yerleşti göğsüme. Uykulu uykulu konuştu.
"Edepsiz."
Ben de gülüp öptüm saçlarını. Bahar da devam etti.
"Aslında karavanda çocuklarımız uyuyor olmasaydı, seninle yaldızların altında sarmaş dolaş uyumak isterdim. Gençken arkadaşlarla çadır kurmaya giderdik. Hava o kadar güzel, yıldızlar o kadar parlak olurdu ki, çadırın içinde değil, böyle gökyüzünün altında uyurduk. Seninle de uyusak ne güzel olurdu."
"Olur olur, çok güzel olur. Ben halledeceğim şimdi."
Kollarımı Bahar'dan çözüp kalktım. Bahar da başını kaldırıp hafifçe doğruldu.
"Nereye?"
"Sen sakın pozisyonunu bozma, ben hemen geliyorum."
Bahar anlamadan bakarken ben karavana girdim. Çocukların üçü de uyuyordu mışıl mışıl. Üzerlerindeki battaniyeleri düzeltip çıktım karavandan. Kapıyı kapatıp kilitledim. Güvenlikli bir kamptı burası ama, çocuklar için daha dikkatli olmamız lazımdı. Bahar'ın yanına geri dönüp uzandım yanına.
"Ne oldu, ne yaptın şimdi?"
Kollarımı tekrar Bahar'a dolayıp çektim göğsüme iyice.
"Çocukları kontrol ettim, hala uyuyorlar. Karavanın kapısını kilitleyip geri geldim. Şimdi biz seninle sarmaş dolaş uyuyabiliriz."
"Ama hayatım, çocuklarımızın yanında olsak daha iyi değil miydi?"
"Bahar, bizim çocuklarımızın öyle geceleri uyanma huyu yok. Umut bile artık uyanmıyor geceleri. Bir uyudum mu, sabaha kadar uyanmıyorlar. Biz de sabah hep onlardan önce uyanıyoruz. Hem ikimizin de uykusu hafif. Sesleri çıksa hemen uyanırız. Hadi kırma beni. Seninle burda böyle uyumak istiyorum bu gece."
Bahar belime sarılıp sokuldu göğsüme.
"Ben seni nasıl kırarım adam? Sen iste ben her şeyi yaparım, canım benim."
Gülerek sıkıca sarılıp saçlarını öptüm.
"Üşümüyorsun di mi?"
"Senin kollarındayken mi? Asla. Sıcacık göğsüne yaslanmış yatıyorum. Öyle huzurlu, öyle mutluyum ki, kutuplarda bile olsak, sıcacık yatarım ben senin göğsünde."
Gülümseyip başımı başına yasladım. Gökyüzü çok açıktı. Yıldızlar parıldıyordu gökyüzünde. Dolunay da iyice ufka yaklaşmıştı. Muhteşem bir manzara vardı ama hiçbiri kollarımda karımla yatıyor olmanın huzuruna yaklaşamıyordu bile.
"Bahar."
"Canım."
"Keşke hep burda, bu anda kalsak seninle. Dolunayın ve yıldızların altında, sarmaş dolaş yatsak sonsuza kadar. Keşke hiç geri dönmek zorunda kalmasak."
"Keşke. Ne isterim ki bundan başka?"
"Ama sadece bir haftamız var. Sonra yine bodoslama dalacağız gerçek hayata."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vuslat🥀
Hayran KurguBahar'ın mezarı başına çökmüş kendine lanet ediyordu Yavuz. Bütün bunlar onun suçuydu. Hepsi onun yüzünden olmuştu. Sevdiği kadın onun yüzünden vurulup ölmüştü. Yavuz bunun vicdan azabıyla kavrulurken, içindeki tarifsiz acı kül ediyordu onu. Sevdiği...