Yavuz'dan
"Sevgilim, sen biraz daha dinlen ben kahvaltı hazırlayayım. Şöyle güzel bir kahvaltı yapalım birlikte, bir ay sonra."
"Tamam bir tanem."
Saçlarını öpüp kıpırdanınca, Bahar da başını kaldırdı göğsümden. Yastığa yatıp gülümsedi. Ben de gülerek saçlarını geriye sıvazladım.
"Gece boyu uyumadın Bahar. İyisin di mi?"
"İyiyim canım, çok iyiyim. Bana kalsa kahvaltı hazırlamak için bile yanımdan ayrılmanı istemiyorum. Hep yanımda kal istiyorum. Çok özlemişim seni. Öyle derinden hissediyorum ki bunu. Elini tutayım, göğsüne yatayım, gözlerine bakayım, başka hiçbir şey istemiyorum."
Gülümseyip eğildim yüzüne. Dudaklarına küçük ama uzun bir öpücük kondurdum. Ardından burnunu, alnını da öpüp kaldırdım başımı. Yüzünü severek konuştum.
"Sana daha önce de söz verdiğim gibi Bahar, biz seninle güzel uzun vakitler geçireceğiz. El ele sokaklarda yürüyeceğiz, sinemaya gideceğiz, kavga edeceğiz."
"Beni bırakmayacaksın di mi Yavuz?"
Kaşlarımı çatıp kestim gülmeyi.
"Tabi ki bırakmayacağım Bahar. O nasıl laf?"
"Benden de bir daha böyle bir şey istemeyeceksin di mi?"
Bahar'ın, az evvel söylediğim şeyler yüzünden böyle konuştuğunu anlayınca burukça bakıp eğdim başımı. Ardından gözlerine bakıp konuştum.
"Ben aptal adamın tekiyim Bahar. Saçma sapan davranmaktan alamıyorum kendimi. Öyle seviyorum ki seni, konu sen olunca da böyle aptallaşıyorum işte. Aklım uçuyor, mantıklı düşünemiyorum. Seni üzdüğümün farkına varmadan, güya seni korumaya çalışıyorum. Hayatımda olmasan, bu felaketler de başına gelmezdi; bu konuda hala böyle düşünüyorum. Ama sana söz veriyorum, bir daha böyle saçmalamayacağım. Kolay olanı değil, her zamandaki gibi zor olanı seçip, seni yanımdayken koruyacağım kötülüklerden. Üzülme tamam mı? Sen beni bırakmadıkça, ben seni asla bırakmam."
Bahar dolu gözlerle dudak büküp kollarını uzatınca gülümseyip uzandım Bahar'a. Başımı boynuna gömünce Bahar da sıkıca sarıldı bana. Bir eliyle saçlarımı sevip, diğer elini sırtımda gezdirdi.
"Ben seni asla bırakmam Yavuz. Beni bırakmana da asla izin vermem. Ölürüm ben sensiz."
Gülümseyip boynunu öptüm. Yavaşça ayrıldım Bahar'dan. Bahar da ellerini yüzüme getirip sevdi usul usul. Gözleri dudaklarıma kayınca gülümsedim. Bahar da kıkırdayıp tekrar baktı gözlerime.
"Ben daha bir süre toparlanamam gibi. Bari bir öpücük ver."
Memnuniyetle gülüp kavradım üst dudağını. Bahar da yüzümdeki elleriyle çekiyordu beni kendine. Tutkuyla öpüp alt dudağını kavradım bu sefer. Elimi yatağa dayamış, ağırlığımı vermemeye çalışıyordum Bahar'a ama Bahar da beni kendine çekiyordu. Bir elini yüzümden çekip boynuma dolayınca, yavaşça ayırdım dudaklarımızı. Bahar nefes nefese ama istekle bakıyordu. Benim de bakışlarım dudaklarındayken, nefesim düzelince konuştum yavaşça.
"Bahar, bırak da gideyim güzelim. Fena oluyorum yoksa. Hasretim öyle büyük ki, alev alev yanıyorum. Hadi bırak da gideyim Bahar."
Bahar gülüp boynumdaki koluyla tekrar çekti beni kendine. Bu sefer o kavradı alt dudağımı. Yavaş yavaş öpüp ayrıldı.
"Şu kendinden geçmiş hallerine bayılıyorum Yavuz. Sen bana böyle bakınca, böyle konuşunca, böyle dokununca, böyle öpünce ben de alev alev yanıyorum. Çok özledim seni ben. Kahvaltıyı boş mu versek acaba?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vuslat🥀
FanficBahar'ın mezarı başına çökmüş kendine lanet ediyordu Yavuz. Bütün bunlar onun suçuydu. Hepsi onun yüzünden olmuştu. Sevdiği kadın onun yüzünden vurulup ölmüştü. Yavuz bunun vicdan azabıyla kavrulurken, içindeki tarifsiz acı kül ediyordu onu. Sevdiği...