Bahar'dan
Yavuz'la oturmuş yine fotoğraflara bakıyorduk. Hem hoşuna gitmişti hem de yardımcı oluyordu hatırlamasına. Fotoğraflara bakarken, Yavuz bir fotoğrafı görünce durdu. Gülümseyerek baktı fotoğrafa. Başını bana çevirince ben de güldüm.
"Nereye gidiyoruz burda? Taksi falan galiba bu?"
"Evet, İstanbul'daydık o zaman. Beni Galata Kulesi'ne götürmüştün. Oraya giderken takside çekmiştin bunu."
"Baya mutluyuz yalnız. Baksana otuz iki diş sırıtıyoruz."
Gülerek kafa salladım.
"Evet, o gün çok güzeldi. Beni kulenin yanındaki bir evin terasına çıkarmıştın. Zamanında, evleneceğin kadına orda evlenme teklifi etmeyi istiyormuşsun ama olmayınca beni orayı göstermek için götürmüştün. Çok güzel bir şiir okumuştun bana orda. Sana bir daha aşık olmuştum."
Yavuz gülümseyerek bakıyordu. Bu sefer anlamlı anlamlı bakıyordu. Biraz daha ona doğru dönüp elimi yüzüne getirdim. Yavuz'un bakışları dudaklarıma kayınca yutkunup gülümsedim. Öpsem mi onu? Öyle özledim ki ama ya hiçbir şey hissetmezse? Ya istemezse, ya karşılık vermezse? Kendimi tutamayıp yaklaştım Yavuz'a. Beni hatırlamazken onu öpmem doğru muydu ki? Yavuz da kendini geri çekmiyordu. Dudaklarımız birbirine değecekken çalan kapıyla irkilip ayrıldık. Çok tuhaf bir durum olmuştu. Utanmıştık resmen. Yavuz'u anladım da bana n'oluyor? Bakışlarımı kaçırıp üstümü çekiştirdim.
"Ben, kapıya bakayım."
Kalkmaya yeltenince Yavuz kolumu tutup durdurdu.
"Sen dur, doktor ayağın ağrı yapabilir dedi, ben bakarım."
Ben geri oturunca Yavuz hızla kapıyı açmaya gitti. Dudaklarımı birbirine bastırıp tuttum gülüşümü. Liseli aşıklara döndüm resmen. Yavuz kapıyı açınca içeriyi bizimkilerin sesleri doldurdu. Gülümseyip toparlandım. Sinan, Leyla, Mücahit konuşa konuşa girdiler içeri.
"Komutanım aslan gibisin maşallah. Oo, yengemin de alçısı çıkmış."
"Kardeşim, n'aber? Hatırladın mı bir şeyler? Naber Bahar?"
"Ya bir durun hemen adamı sık boğaz etmeyin. Nasılsın Yavuz, iyisin di mi? Bahar, canım n'aber?"
Teker teker girdiler içeri. Önce Yavuz'a sonra bana selam verip oturdular koltuklara. Yavuz da gelip yanıma oturdu.
"Yavuz, bizi hatırlıyorsun di mi, unutmadın?"
Sinan'ın dediğine Leyla Sinan'ı dürtüp konuştu.
"Ne saçmalıyorsun Sinan? Yavuz, canım, nasılsın?"
Yavuz gülümseyip kafa salladı.
"İyiyim Leyla."
Leyla mutlulukla gülümsedi.
"Hatırladın mı yoksa?"
Yavuz başını sallayıp konuştu.
"Yok yok, yani söylemiştin ya, çocukluk arkadaşıydık di mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vuslat🥀
FanfictionBahar'ın mezarı başına çökmüş kendine lanet ediyordu Yavuz. Bütün bunlar onun suçuydu. Hepsi onun yüzünden olmuştu. Sevdiği kadın onun yüzünden vurulup ölmüştü. Yavuz bunun vicdan azabıyla kavrulurken, içindeki tarifsiz acı kül ediyordu onu. Sevdiği...