22
elleri tetikte ve neredeyse hiç konuşmadan zaman geçirmeye uğraşıyorlardı. Tek bildikleri, bir süre daha bu bölgede siperde bekleyecekleri ve her şey düzene girip de Kerkük gerginliği sona erdiğinde siperlerinden çıkıp yurda dönecekleri idi. Çoğunun gece yarısı olan çatışmadan haberi yoktu.
Gece karanlığına bulutlar eşlik etmeye başladı, bunlar siyah bulutlardı, yağmur getirmeleri kaçınılmaz görünüyordu. Askerler memnuniyetsizliklerini belirtir biçimde havaya bakıp aralarında konuştular. Manzara siyah ve dumanlıydı. Karanlığın içinde seçilebilen siluetler bir süre sonra yok oluyor ve sonrasında ortalık tekrar mezarımsı görünümüne dönüyordu.
Birliğin dağıldığı arazinin en kuzey noktasındaki siperde bulunan askerler kulaklarına gelen belli belirsiz bir sesin ne olduğunu anlamak için hareketlendiler. Basit ve ayrınüsız bir sesti bu. Doğal olup olmadığından emin değillerdi, kara bulutların konuşması olabilirdi bunlar. Hareketsizce durup gökyüzünü dinlediler, sabit biçimde varlığını arüran bir sesti ama ne olduğu belli olmuyordu, zaten bir süre sonra kesilmişti. Askerler rahat bir nefes aldılar ama daha da gerilmiş bir halde ufku, özellikle sesin geldiği bölgeyi gözlemlemeye devam ettiler.
Bir süre bu gerginlikle geçti, toplanan bulutlardan etrafa saçılan damlalar askerlerin yüzüne geliyordu, rahatsız ediciydi ama toptan bir yağmura dönüşmüyordu. Yine sesler duyuldu, bu sefer bir şey farklıydı. Sesin içindeki metalik "klank klank" seslerini kolayca fark edebilmişlerdi. Hemen silahlarının başına gidip nişangâhtan ufku taradılar. Görünürde hiçbir şey olmasa da karanlığın içinde bir devinim olduğunu hissedebiliyorlardı. Telsizden karargâha bunu bildirmeleri gerekiyordu:
"Merkez, sesler duyuluyor."
"Nasıl sesler?"
"Metalik sesler Komutanım."
"Bir şey görülüyor mu?"
"Hayır Komutanım"
"Gözlemede kalın."
"Baş üstüne."
Siperin içindeki erler gözlerini iyice kısıp atış pozisyonu alarak beklemeye koyuldular. 50 kalibrelik makineli tüfeği kullanacak olan asker mermileri sürüp tetiği çekili, hazıra getirdi silahı. Asteğmen eliyle askerlere sakin olmalarını işaret etti. Siperin dışına çıkıp birkaç metre ilerledi. Hemen iki er yanma geldi:
"Komutanım, gitmeyin, Allah korusun."
"Ne olacak ulan? Bu işte bir pislik var, Mehmet. Baksana, karanlık hareket ediyor sanki. Sesler de gitgide arüyor."
"Haklısınız Komutanım. Bence o bölgeye ateş açalım."
Asteğmen ve askerler koşarak sipere girdiler. Merkez ile bağlantı kurarak şüpheli bir hareketlilik gözlemledikleri haberini yinelediler ve baraj ateşi açmak istediklerini söylediler. Askerlerin isteği Tümgeneral İhsan Paşaya iletildi ve olumlu yanıt alındı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
METAL FIRTINA
AdventureMETAL FIRTINA METAL FIRTINA KAYIP NAAŞ METAL FIRTINA KURTULUŞ METAL FIRTINA 3.DÜNYA SAVAŞI METAL FIRTINA NÜKLEER DARBE METAL FIRTINA KIZIL KURT