1. BÖLÜM SAVAŞ BAŞLIYOR

666 13 0
                                    

34

Tayyip Erdoğan haritadan çok Hikmet Paşanın yüzüne bakıyordu. Bakışlarında, olanlara inanamadığmı belirtir bir ifade vardı.

"Paşam, savaşta mıyız?" diyebildi ancak. Hikmet Paşanın yüzünde karanlık bir ifade oluştu. O bir askerdi, bugünler için yetiştirilmişti. Hayatının hiçbir önemi yoktu doğrusu ama üzerindeki ağır sorumluluğu hissedebiliyordu.

Hikmet Pars etrafındaki komutanlara ve hükümet üyelerine döndü. Masadan birkaç adım uzaklaşmıştı:

"Eğer dün gece şehit edilen binlerce evladımıza karşı bir sorumluluğumuz varsa savaştayız."

Bu sözler üzerine hükümet üyeleri neye uğradıklarını şaşırdılar, suratlarına balyozla vurulmuş gibi hissettiler. Bazılarının yüzünde uyuşukluk oldu, kalpleri deli gibi atmaya başladı, soğuk terler boşaldı sırtlarından. Hiçbirisinin, durumun bu kadar vahim olabileceğini düşünmediği açıkü. Birbirlerine bakarken yüzleri acıyla buruştu.

Başbakan içindeki sızıyı bastırmaya çalışarak: "Binlerce mi? Paşam, Allah aşkına söyleyin, neler oldu orada?" diye sordu.

Hikmet Paşa, derin bir nefes aldı: "Zırhlı Tugayımıza saldırdılar, tankların neredeyse hepsi gitti. Bütün gece helikopterler saldırmış. Buna dayanmalarına imkân yoktu zaten. Tugay, hemen hemen tamamen yok edilmiş. Ne kadar kurtulan asker var, bilmiyoruz. Ancak kimseyle bağlantı kurulamıyor şimdilik. "

"Kimseyle mi?" Başbakan felaketi beyninde duyumsamaya başlamıştı şimdi. Kanının çekildiğini hissetti.

"Diğerleri de öyle..."

"Hepsi mi Paşam?"

"Hayır. Deniz Piyade Tugayı gece boyunca çarpıştı ve direndi. Çok şehit var ama hatlarında futundular. Amerikan birliklerinin çekildiğini belirtiyorlar. Bunu neden yaptıkları belli değil. Hakkari Dağ Komando Tugayı ise bir süre çaüşıp engebeli bir arazide savunma oluşturmuş. Dar bir alanda yoğun biçimde saklanmaya çalışıyorlar. Bu tehlikeli olabilir."

"Paşam, duramayız artık."

"Durmuyoruz zaten, ordu alarmda. Ancak şimdi atacağımız her adımı iyi hesaplamalıyız. Yoksa felaket olur." Hikmet Paşa, içi parçalanmasına rağmen kaya gibi sert olmalıydı hislerinde. Binlerce şehit verilmişti ama şimdi koca bir ulusun kaderini düşünmek zorundaydı.

"Dışişleri Bakanı Washington a vardı. Bugün Başkan Yardımcısı Dick Cheney le görüşmesi var. Umarım, bu işi masada çözeriz," dedi Tayyip Erdoğan. Söylediklerine inanıp inanmadığını bilmiyordu.

"Başbakanım!" Hikmet Pars m alnındaki damarlar sertleşmiş ve dışarıya fırlamıştı.

"Buyurun," dedi Tayyip Bey, ne olduğunu anlamadı.

"Dışişleri Bakanını hemen geri çağırın."

METAL FIRTINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin