1.BÖLÜM SAVAŞ BAŞLIYOR

505 10 1
                                    

97

gerilim büyük bir hızla toplumun üzerine biniyordu. Daha savaş başlayalı fazla olmamıştı, bu nedenle tam bir çökme olduğu söylenemezdi. Dolar rezervleri tamamen ordunun emrindeydi. Kamu fabrikaları tam hız çalışıyordu, üretimi önemli bazı fabrikalar da devletleştirilmişti. Gıda fabrikaları jandarma timlerinin kontrolünde çalışıyor, işçilere maaş yerine yiyecek ve yakacak veriliyordu.

Emel, üzerine kalın bir hırka geçirip dışarı çıkü. Sokağın sessizliğine şaşırdı. Bu şaşkınlığı birkaç dakika sürdü. Ekmek almak isteyenler sanki sözleşmiş gibi bir anda dışarı fırlamışlardı. Ekmek fırınının önünde uzun bir kuyruk vardı. Fırının önüne geldiğinde yüzünü umutsuz bir ifade kapladı. Bir an öylece kalakaldı, içinden insanlara rica edip sıradan kurtulmak geçiyordu ama onların yüzüne baktığında buna imkân olmadığını gördü. Fırının sıcaklığı nedeniyle buğulanmış olan cam, bir el tarafından temizlendi ve una bulanmış bir surat göründü. Bir çift parlak göz fark ediliyordu sadece. Eliyle sonra gel, der gibi bir işaret yaptı. Sevinç kapladı içini Emel in, gülümsedi fırıncı çocuğa. Bir anda garip bir rahatlık kaplamıştı kalbini. Ne güzel, ekmekler garantiydi ve bir sürü zamanı vardı. Bu fırsaü değerlendirmeliydi. Ne zamandır keyif alarak istiklal Caddesi nde dolaşmamıştı. Yürüyerek caddeye çıktı, insanlar kendilerini caddeye atmışlardı. Her zamanki gibi kalabalıktı

istiklal Caddesi, binlerce insan dolaşıyordu. Sessizdiler, yorgun görünüyorlardı ve olgunlaşmış gibiydiler. Caddenin sonuna kadar yürüdü.

Dükkânların bazısı açık, bazısı kapalıydı, vitrinlerde bir hayli eşya vardı. Savaş öncesinden farklı değildi; Türkiye de zaman donmuştu sanki, gizil bir enerji içten içe ülkenin ve şehrin damarlarına yayılıyor, onu zehirliyordu. Acımasız bir enerjiydi, farkına varmıyordu insanlar; kendileri için özel hazırlanmış bir zehir yavaşça onları bir arada tutan sistemin içine yayılıyordu. Bu zehir çok önce çalışmaya başlamıştı, derin analizler sonucu hazırlanmış ve uygulanmaya konmuştu. Ekonomik krizler, ülkede zorla kaşınan azınlık sorunları, gençliğin beyninin yıkanması ve yeniden programlanması çabaları, herkesin çok iyi bildiği savaşçı özellikleri ortadan kaldırmaya yarayan hayal mekanizmaları. Hepsi yavaş yavaş bir araya konmuş ve insanların bir bütün olarak bir hedefe yönlenmeleri engellenmişti.

Emel, Galatasaray Lisesi nden Taksim Meydanı na doğru yürümeye başladı. Çalışmayan tramvay hattının üzerinde yürüyordu. Aklı bin çeşit düşünce ile dolmuştu ve artık bir şey düşünemez hale gelmişti. Bu sırada kulaklarına dolmaya başlayan gürültüyü, diğer seslerden ayırt etmesi biraz zaman aldı. Boş gözlerle havaya bakü, göremediği bir uçağın gökyüzünde uçtuğunu hissetti ve o garip ses gittikçe artıyordu. Tiz bir sesin şiddeti gittikçe artıyordu, sanki havayı yarar gibi ilerleyen büyük bir cismin sesiydi bu. Caddede yürüyen herkes kulak kabarttı. Zaman yavaş çekim akmaya başlamıştı.

Beş... Dört... Üç... İki... Bir...

Kulakları sağır eden bir patlama, binaların arasından fışkıran kör edici bir ışık duyumsadılar. Patlamanın etkisiyle, İstiklal Caddesi nde karşılıklı olarak sıralanmış yüzlerce dükkânın camı aynı anda sokağa doğru püskürdü. Emel in gözlerinin önündeki görüntü bir anda bu cam yağmuru ile doldu, sanki bütün cadde bir duman ya da is tabakası ile kaplanmıştı bir an için. İnsanlar cam yağmuru içinde gözden kayboldu. Sadece birkaç saniye süren görüntü dondurulmuş ve sonsuza kadar saklanmak üzere hafızalara kazınmıştı.

Cam yağmurunun oluşturduğu sis perdesi kalktığında ortada çok farklı bir görüntü vardı. Az önce İstiklal Caddesi ni dolduran binlerce insan üst üste yığılmış, yerlerde kıvranıyordu. Bütün bedenler kırmızıya bulanmıştı. Kimseyi birbirinden ayırt etmek mümkün değildi, tek renk halini almıştı insanlar. Savaşın tek karakteri, tek ırkı, tek kişiliği ve tek bir yüzü olduğu gibi tek bir rengi vardı.

Emel, patlamanın etkisinin farklı bir açısında kaldığı için diğerleri gibi sağa sola değil, geriye doğru fırlamıştı. Cam yağmurunun çok az ötesindeydi ama yine de vücudundaki kesiklerden kan sızıyordu.

METAL FIRTINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin