1.BÖLÜM SAVAŞ BAŞLIYOR

636 13 0
                                    

40

değilken onları görebiliyordu. Artık etrafta ne siper vardı ne de başka bir şey. Tam onu gördüğü anda bir ses duyuldu, dev bir patlama daha meydana geldi. Patlamanın şiddet ve ölüm dolu dalgaları İhsan Paşaya yaklaşamadan, o da katılmıştı süvari alaylarına. Nereden gelip nereye gittikleri belirsiz atlılar. Nal sesleriyle, toprağı titreten özgürlük savaşçıları... Hiç gitmemişlerdi belki de, Türk ulusunun özgürlüğünü savunmak ölümle sona eren bir görev değildi belli ki.

Karşı tepelerin üzerinde, sanki bir nükleer bomba denemesini izlemek üzere derin bir biçimde siper alan az sayıdaki Amerikan askeri, gördükleri manzara karşısında büyük bir parti verihyormuşcasına coşkuya kapılmıştı. Hiçbiri askerlik hayatında böyle patlamalarla karşılaşmamıştı. Üstelik bu patlamalar gözlerinin önünde, binlerce askerin tam üzerinde gerçekleşiyordu. Birkaç kilometrekarelik alan siyah dumanlarla ve alevlerle kaplanmıştı. Hiçbir şekil belirli değildi, taş toprak birbirine karışmıştı. Ortada hedef falan yoktu. Tam o sırada askerlerin gözüne bir şey takıldı. Garip ışık huzmeleri gökten inip alanın üzerine doğru akmış ve sonrasında süzülerek uzaklaşmıştı. Amerikan askerleri neye uğradıklarını şaşırdılar. Bedenleri titremeye başladı. Sesler duyuyorlardı, bunun ne olduğunu anlayamadılar. Sanki koca bir atlı ordusu üzerlerine geliyordu. Işık huzmeleri bir anda yön değiştirip askerlerin üzerine doğru gelmeye başladı. Işık huzmelerine eşlik eden nal sesleri hepsini

korkutmuştu. Ne yapacaklarını şaşırdıkları için sadece havaya ateş edebildiler. Bir an için gözleri korkunç bir ışık parlaması ile kör oldu ve sonra tekrar görebildiler. Dizlerinde derman kalmamıştı, hemen koşarak geri hatlara doğru koşmaya başladılar. Ne olduğunu bilmiyorlardı ama garip bir şeyler olduğuna şüphe yoktu, insanüstü şeyler.

Kısa bir süre geçtikten sonra, M2 Bradley zırhlı aracı Türk siperlerine doğru hareket etti. Siperlerin içinden yavaş yavaş merkez noktasına doğru ilerlemeye başladı. O sırada tankın periskopundan görünen manzara askerin dilinin tutulmasına neden olmuştu; konuşamıyor, sorulara cevap veremiyordu. Midesi bulanan asker periskoptan bakmayı durdurmuştu. Silahın etkisi beklediklerinden daha fazlaydı. Çok fazla bomba atılmıştı buraya. Araç bir yerde durdu ve içinden çıkan birkaç asker etrafta yürüyerek canlı kalıp kalmadığını anlamaya çalıştı. Nedense herhangi bir canlının hayatta kalmış olduğuna dair his yoktu içlerinde. Etrafa göz attıktan sonra yüzlerindeki koyu karanlık ifade ile araçlarına bindiler ve cesetlerin üzerinden geçerek kendi hatlarına doğru ilerlemeye başladılar. Aracın telsizinden gelen konuşmalar benzer şeylerin diğer çaüşma noktalarında da meydana geldiğini ve çatışmaların birkaç ufak tefek olay dışında tamamen sona erdiğini belirtiyordu. Irak in kuzey bölgesinde

konuşlanmış bulunan üç Türk Tugayı arük yoktu, geriye pek az asker kalmıştı ve bu askerlerin nerede olduğunu kimse bilemezdi. Geri dönülmez noktaya gelinmişti arük. Bundan sonra ne olacağını kimse tam olarak kestiremiyordu.

23 Mayıs 2007 - Saat: 19.00 TÜRKİYE

Kuzey Irak taki katliamın haberi çoktan yurda ulaşmıştı. Tüm dünya Türkiye den gelecek açıklamayı bekliyordu. Genci, yaşlısı, kadını, erkeği, çocuğu tüm Türk ulusu olan biteni öğrenmek için televizyon başına geçmişti. Bazı gruplar çoktan boşaltılmış Amerikan temsilcilikleri çevresinde protesto gösterileri yapıyordu.

Yurtdışındaki Türkler arasında bir hareketlenme vardı.

Başbakan, Meclisin merdivenlerinde göründüğünde tüm televizyonlar canlı yayma geçtiler:

"Sayın yurttaşlarım, hepiniz mutlaka kulaktan kulağa gezen bilgilere bir anlam verme çabasmdasmız. Öyle görünüyor ki, Amerika Birleşik Devletleri bu bölgede ve ülkemiz üzerinde hain emellere sahiptir.

METAL FIRTINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin