1. BÖLÜM SAVAŞ BAŞLIYOR

2.4K 33 0
                                    

3

vurulmamıştı ama seken mermiler etrafı cehenneme çevirmişti. Telsizi çalıştırmayı denedi, herhangi bir hasar yoktu ama cızırtılı arka sese pek çok ingilizce konuşma karışıyordu. Üsteğmen karşısındaki Amerikan askerlerinin çok heyecanlı olduklarını anlayabiliyordu. Sürekli telsizden bağırıyorlardı:

"Take em out, take em out!!"*

* Öldürün onları, öldürün!

Üsteğmen Alper, telsizden merkeze ulaşmaya çalışü. Bir süre sonra zayıf ve derinden gelen bir cevap duydu:

"Baykuş tan Şahine, konumunuzu bildirin."

"Şahin den Baykuş a. Az önce size verdiğim koordinatların iki kilometre kadar güneydoğusunda ve yoğun ateş altındayız. Amerikalılar her taraftan ateş ediyor, askerlerimin çoğu şehit oldu komutanım. Helikopter sesleri duyuluyor, her an roket ateşi bekliyorum, tutunmaya çalışıyoruz."

Üsteğmen Alper in sesi karşı taraftaki telsizden çok umutsuz olarak algılanıyordu. Deniz Piyade Tugayının Kerkük e yakın merkez karargâh çadırındaki tabur komutanları hiddetle ayağa kalkmış, olanların ne anlama geldiğini çözmeye çalışıyorlardı. Hiçbir düşmanca harekette bulunmamış olan bir ileri kol takımına, böylesine acımasızca saldırmanın altında nasıl bir neden olabilirdi? Kuzey Irak taki Türk askerî varlığı ABD Irak ı işgal ettiğinden beri bir gerilim kaynağı olmuş, hatta Çuval skandali diye anılan; istihbarat amaçlı olarak bölgede bulunan, özel Kuvvetlere bağlı askerlerin gözaltına alınması olayı patlamıştı. Telafer ve Kerkük teki saldırılar gerilimi tırmandırmış ama asla böylesi bir sıcak çaüşma noktasına gelmemişti. İki taraf da birbirine temkinli davranıyordu. Şimdi bu saldın neden olmuştu?

Tabur komutanı olan binbaşıları tutmak çok zordu. Hepsinin elinde birer kalaşnikof vardı ve tek başlarına bölgeye gitmek için can atıyorlardı. Tugay Komutanı Tümgeneral İhsan Er, telsizden Genelkurmay ile görüşmeye uğraşıyordu. Elektronik karıştırmanın yol açüğı kesilmeler meydana geliyordu bazen ama bir süre sonra tekrar iletişim kurulabiliyordu. Çadırın içi sigara dumanı ile dolmuştu, üst düzey askerler dışındaki subaylar dışarı çıkartılmış ve "Hazır ol" emri verilmişti kendilerine. Deniz Piyade Tugayı, Türk Ordusunun gözbebeği ve savaşa en hazır birliğiydi. Ancak karşılarındaki birlik, eğer yanılmıyorlarsa, ki yanılmadıklarmdan emindi hepsi de, Apache helikopterleri ile desteklenen yirmi bin kişilik bir tümenin en hızlı tugaylarmdandı.

"Çocuklar, askerlerimizi öldürüyorlar, ne yapacağız?" dedi Tümgeneral İhsan Paşa.

"Komutanım, yardımlarına koşalım," dedi bölük komutanı Yüzbaşılardan birisi.

"Evet, zaman kaybetmemeliyiz," diye atıldı Tugay Komutan Yardımcısı Albay.

"Ya Genelkurmay?" Tümgeneral çok endişeliydi; verecekleri karar, içinden çıkılmaz bir olaylar zincirini başlatabilirdi. Sanki Amerikalılar bunu istermiş gibi yakınlarına gelmişlerdi. Büyük kuvvetler birbirlerine yaklaştığı zaman uç kolların arasında temas yaşanmaması neredeyse imkânsızdı ve Amerikan tümeni bu hareketi ile resmî olarak düşmanca bir tutum sergilemiş kabul edilebilirdi.

"Komutanım, saldırı altında olan Genelkurmay değil, bizleriz." 1. Tabur 2. Bölük Komutanı Yüzbaşı Hakkı Sayın in sesi sert ve bakışları deliciydi, yüzündeki siyah boyalar nedeniyle korkutucu bir ifade yerleşmişti yüzüne. Çadırdaki konuşmalar devam ederken emir vermiş ve acil olarak teğmen, astsubay ve erlerden oluşan yirmi kişilik bir tim oluşturulmasını istemişti. Makineli tüfekler ve roketatarlar taşıyan

METAL FIRTINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin