101
Gökhan televizyonda Anıtkabir in dümdüz edilmiş halini gördüğünden beri kudurmuş gibiydi. Arabanın tavanına attığı yumruk nedeniyle sağ eli hâlâ ağrıyordu. Washington a ancak iki günde varabümişti, geleli birkaç saat olmuştu. Sıkı kontrollerden kaçınmak için çok dikkatli davranmıştı.
Bombayı yerleştirmek için parktaki mağaralardan birini seçmişti. Gitmek için gecenin ilerleyen saatlerine kadar beklerken yeterince dinlenmişti. Biraz sonra çıkıp programlamayı yapacaktı.
Dün New York a vardığında görüntü kaydının kopyalarını ajansların posta kutularına atmış veya resepsiyonlarına bırakmıştı. Elbette görüntü kaydına karşı dikkatli davranmıştı. Makyaj ile değiştirdiği yüzünü bile saklamaya çalışmıştı. Kayıtta basit olarak ABD eğer Türkiye işgalinden vazgeçmezse mantar bulutlarının ilk kez kendi kentlerinde yükseldiğini göreceklerini anlatıyordu.
Kaydı özellikle New York ta olduğunu kanıtlayan bir manzarayı arkasına alarak yapmıştı... Özgürlük Anıtı sağından gözükürken, sırt çantasından düzeneği gösterirken. Bu kayıttan, kesinlikle ciddi olduğunu ve elinde bir nükleer bomba olduğunu anlarlardı.
En başından beri bombaları sadece caydırma amaçlı kullanmayı düşünmüştü. Patlatmak, olabilecek olumlu gelişmeleri önleyebilirdi. Ama şimdi emin değildi... Yani patlatmama konusunda. Anıtkabir deki durumu, Türk Ordusundan kalan enkazı, ele geçirilen kasabaları, kentleri, ABD ordusuyla beraber hareket eden basın mensuplarının çektiği insan yüzlerini hatırladıkça kızgınlığı büyüyordu.
Gökhan hiçbir zaman hayata pembe gözlüklerle bakmamıştı. Verilen eğitim sırasında ABD nin gelmiş geçmiş en acımasız askerî tarihe sahip ülkelerden biri olduğunu iyi öğrenmişti...
Kamplardaki Kızılderililere çiçek mikroplu battaniyeler vererek onları hasta edip öldüren, böylece biyolojik savaşın ilk örneklerinden birini veren onlardı.
Herkes II. Dünya Savaşı nda Almanya daki esir kamplarını bilirdi ama ABD nin ülkesindeki Japonları kamplara tıkmasından söz edilmezdi.
Truman in bir güç gösterisi olarak atom bombalarını kullanmasından, Vietnam da sivillere yapılan katliamdan, napalmlerden ve biyolojik silahlardan ABD nin gerektiğinde askerî stratejilerin en acımasızlarını uygulama konusunda tereddüt etmeyeceğini herkes bilirdi.
Parktaki mağaraya doğru ilerlerken onlara en fazla on iki saat vereceğim, diye düşündü.
Tam mağaraya girecekken bir ses duyuldu. "Hey ahbap, gecenin dibinde ölümünü arıyörmüşsün."
Döndüğünde beş çete mensubu vardı karşısında, ikisi Hispanik, biri beyaz, ikisi de siyahtı.
Güldü.
"Tam Amerikan potası işte. Şansa bak."
Elindeki silahı yere tutan iri yarı siyahın yüzündeki sırıtma bir an yitti, sonra yerine geldi. "Bak sen, bir komedyen bulmuşuz." Sonra yüzü öfkeyle buruştu. "Hadi uzatma, üzerinde ne varsa bize ver. Giysilerin de dahil. Yoksa hakkından geliriz."
Gökhan cebinden çıkardığı cüzdanı yere attı. Soyunurken striptiz yapar gibi garip dans figürleriyle
ŞİMDİ OKUDUĞUN
METAL FIRTINA
AdventureMETAL FIRTINA METAL FIRTINA KAYIP NAAŞ METAL FIRTINA KURTULUŞ METAL FIRTINA 3.DÜNYA SAVAŞI METAL FIRTINA NÜKLEER DARBE METAL FIRTINA KIZIL KURT