1.BÖLÜM SAVAŞ BAŞLIYOR

504 5 0
                                    

117

"Bu doğal değil, dünya garip bir sessizliğe büründü. Sivil kayıplardan bahsetmiyorlar bile," diye ekledi Orhan Akyürek. Artık olmayan bir Hava Kuvvetlerinin komutanıydı ve sürekli olarak Hikmet Paşanın yanında duruyordu.

"Adamlar kasırga gibi hareket ediyorlar. Çok güçlü bir askerî gücü yakın düzende harekete geçiriyorlar. Hava gücü ile koruyorlar ve onları durdurmak imkânsız hale geliyor. Sistemin içine girip çökertiyorlar, ancak Ankara daki kuvvetleri sarılmış durumda. Yalnız önemli bir gücü merkeze atülar ve orada tutundular. Bir an önce harekete geçip onları yok etmeliyiz." Herkes başı ile onaylıyordu Hikmet Paşayı. Analiz kabiliyeti her zaman takdir toplamıştı zaten. "Bence amaçlan, rejimi çökertip iç çatışma potansiyeli taşıyan odakları harekete geçirmek ve ülkeyi parçalamak. Ülkenin çoğu yeri ile hiç ilgilenmeden doğrudan başkente geldiler. Sonraki hedefleri İstanbul olacak. Daha sonra da iç odakları harekete geçirecekler. Belki de dış odakları." Hikmet Paşanın son cümlesi herkesin tüylerini diken diken etti. Bunu gerçekten yaparlar mıydı? Bu saçma bir soruydu. Şimdiye kadar yaptıklarına bakıldığında yapamayacakları bir şey yok gibiydi. Yunanlıların, Ermenilerin ele geçirdiği

kasabaları hayal ettiler. Çok canlar yanacaktı. Tüm dünya buna gözlerini kapayacaktı.

"3. Zırhlı Süvari Tümenine bağlı iki tabur, Atatürk Barajına kadar oluşturdukları bir çizgi ile o bölgeden gelebilecek girişimlere karşı hat kurmuş. Bu arada lojistik hatlarına saldırıyoruz ve bu nedenle lojistik sıkıntıları had safhada. Hatta Ankara daki birlikleri savaşma gücünü yitirdi. Sadece dışarıda kalan kuvvetleri hareket kabiliyetine sahip. Üstelik havadan lojistik, işin ağırlıklı kısmı. Ancak İstanbul a saldırırlarsa lojistik hatü çok uzayacak, o zaman durumları daha da zorlaşır ve belki de son darbeyi orada vurabiliriz. Tabii İstanbul a karşı bir deniz çıkartması olmazsa. Gelen bilgilere göre Deniz Piyade birliklerini taşıyan gemiler Çanakkale Boğazına doğru harekete geçmiş durumda."

Tayyip Bey derin bir iç çekti. Hafızasında canlananları herkes paylaşıyordu. Bir başka Çanakkale vakası onlara nasip olmuştu.

"Çanakkale de önlemler var. Pek çok tanksavar silahını kıyıdaki siperlere koyduk. Ama bilemiyorum. Bence orayı çok ağır bombardımana tutarlar."

Herkes onayladı bunu. Kıyıdaki siperler çok güvenli noktalar olmayacaktı ve sadece tanksavar ateşi ile gemilere zarar vermek zordu. Top bataryaları ise sürekli saldırı alünda olduğu için fazla hareket edemiyordu.

"Efendim, İstanbul a geldiklerinde işler değişecek." Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Selami Dikbaş ilk kez konuştu. "Ankara nın savunulması konusundaki gayretler başarılı. Düşman, merkezde kıstırıldı ve dış hatlarla bağlantısını kaybetti..." Bir an başını havaya kaldırdı ve sessizleşti ama toparladı kendisini, "Özel Kuvvet askerlerini İstanbul a aktardık. Ülkenin diğer şehirlerindeki Emniyetin özel timleri de İstanbul a gönderildi. Özel Kuvvet subayları bu timlerin başına geçecekler ve İstanbul un her noktasında savunma yapılacak."

Hikmet Paşanın gözleri doldu bir an.

"Bolu Komando Tugayını sivil otobüslerle İstanbul a yollamak istedik ama istihbarat almışlar. Konvoy kötü bir saldırıya uğradı. Tugay Komutanımız da beraber olmak üzere yüzlerce şehidimiz oldu."

"Allah rahmet eylesin." Odadakiler bir ağızdan söylediler. Hikmet Paşa da başını salladı.

"Çoğu kurtuldu ama birlik, kendi karargâhından uzaklaştı ve dağılmış oldu. Tahminimiz, kurtulan kuvvetlerin toparlanıp bize ulaşacağı yönünde. Bu durumda onları İstanbul u işgal etmeyi deneyecek olan

METAL FIRTINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin