1.BÖLÜM SAVAŞ BAŞLIYOR

562 10 0
                                    

64

bulamıyoruz."

"Aslına bakarsan buna inandırabilsek bile Türkiye ABD ye karşı ne yapabilir? Konvansiyonel savaşta ordumuzun dayanması imkansız, istihbarat alanında zaten içimizdeler. Medya, hükümet, ordu, ekonomi... Her yere sızmış vaziyetteler."

Gökhan üzerine düşüncelerini karaladığı defteri eline aldı. "Esasında düşündüğüm bir şey var komutanım. Riskli bir şey. Bir devletin yapabileceği bir şey değil ama bir grup olabilir. "

Kurt geriye yaslandı. "Eee anlat, daha ne bekliyorsun? Birileri kafamıza bir roket atmadan şu barakadan bir planla çıkalım."

Gökhan, kâğıda çizdiği şekli gösterdi. "Bulabilir misiniz?"

Kurt gölgeler içinde bir kâğıda, bir Gökhan a baktı. Bir çocuk çizimine benzeyen, altından alevler çıkan bir füze görüntüsü vardı. "Belki ödünç alabilirim ama buradayken ne işimize yarar bunlar? Kullanırsak bize kullanılmasına da yol açarız ve bu topyekûn sonumuz olur."

Gökhan acı acı gülümsedi, "Burada kullanmayacağız. Gerekmedikçe de devreye sokmayacağız. Aslına bakılırsa füze kısmını da atabilirsin. Bize sadece başlığı ve bu başlığı ateşleyebilecek bir mekanizma lazım."

İkili saatlerce ayrıntılı bir plan yaptı. Önlerinde az zaman kalmıştı, eğer görevlerini başaramazlarsa Türkiye diye bir ülke, daha doğrusu Anadolu da Türk kalmayacaktı.

3. Bölüm: KUVA-İ MİLLİYE

23 Mayıs 2007 - Saat: 19. 00 İSTANBUL BAYRAMPAŞA...

Ömer içindeki son sigarayı aldıktan sonra paketi buruşturup attı. Biraz ileride bir çöp kutusu vardı ama şu anda buna dikkat etmeyecek kadar işine vermişti kendini, iyi bir av arıyordu. Çantasını kapıp kaçabileceği, fazla direnmeyecek bir kadın...

Bayrampaşa Cezaevi ndeki üç aylık kapkaç cezasını doldurup çıkalı henüz iki saat olmuştu ve Güngören deki evine gitmeden önce birkaç günlük harçlığını çıkarmaya kararlıydı.

Deneyimli gözleriyle gelip geçen kadınları tartıyordu. Çoğu kolunun altına geçirdiği çantasına sımsıkı yapışmıştı.

Sigaranın birkaç nefeslik ömrü kalmıştı ki gülerek yürüyen iki kadına gözünü dikti. Biri başörtülü; diğeri boyalı, sarı saçlı, orta yaşlı iki kadın. "Bunlar kuaförden çıkmış," diye düşündü. Akşam ya bir düğün ya da bir kına gecesi olmalıydı. Süslenip püslenip hazırlanmışlardı.

"Kocaları versin paralan, boyaya, şuna buna dökerler!" diye kızgın kızgın söylendi.

Hep böyle yapardı... Bir avı gözüne kestirir, ondan sonra onu soymasına neden olacak bahaneler

METAL FIRTINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin