1.BÖLÜM SAVAŞ BAŞLIYOT

755 11 0
                                    

28

Taburun komutanı Yüzbaşı Fevzi, en ön safa geçti. Çok hızlı ilerlemek durumundaydılar, mangalar birbirinden ayrı durmalıydı. Takım komutanlarına talimatlar verildi, ileri atılmak için hazırlandılar. Bu arada zırhlı araçlara daha çok ateş edilir olmuştu.

Zırhlıların düzeninde bir gariplik vardı. İlk başlardaki gibi nişan almıyorlardı sanki. Attıkları mermiler havaya savruluyordu. Bunun nedeni bir dakika sonra anlaşılabilecekti ancak.

Yüzbaşı Fevzi hiçbir şey söylemeden ileri gitti, takımı da hemen arkasından siperlerin ardına sıçradı ve gözden kayboldu. Yüzlerce Deniz Piyadesi de aynı hızla yerlerini terk edip yarı engebeli arazinin karanlık kollarına bırakü kendini.

İhsan Paşa, askerlerin karanlık denizine atlayışını gözleri dolarak izledi. Havancılara emretti, tekrar ateşe başladılar. Ellerindeki mermileri hiç hesap etmeden atıyorlardı. Düşünecek fazla bir şeyleri yoktu. Havan mermileri yine karşı tepelerin üzerinde ışıldamaya başladı. Patlamaların ışıklarından yansıyan gölgeleri görebiliyorlardı. Amerikalılar oradaydı ama fazla bir karşılık vermiyorlardı. Ne yapacaklardı acaba?

Bu soru kafaları kurcalarken cevabı çok hızlı geldi. Az önce zıhlıların açüğı savruk ateşin nedeni ortaya çıkmıştı. Onlar aslında kendilerine saldıran helikopterleri fark etmiş ve savunma ateşine başlamışlardı. Zırhlıların izlediği yolun batısında, üç kilometre kadar ileride, yerin biraz üzerindeki görünmez kaynaklardan saçılan ışıltılar zırhlıların üzerine yağmaya başladı. Daha ilk birkaç saniye içinde birkaç zırhlı ve tank, büyük bir patlamanın ardından yanmaya başladı, İhsan Paşanın telsizine dolmaya başlayan sesler dayanılmazdı. Yanan zırhlı araçların içinde yavaş yavaş şehit olan Deniz Piyadelerinin sesleri yüreğine işlemeye başlamıştı İhsan Paşanın. Zırhlı araçlar oldukları yere çakılmıştı, ateş de etmiyorlardı artık.

Zırhlı araçların hedefleme kamerasından görünen yeşil tondaki manzara felç ediciydi. Uzaklarda, yüksekte dev bir armadanın ölüm kusan silahları hiç durmadan ateşleniyordu. Gökyüzünde pek çok büyük karaltı seçilebiliyordu ve bu manzarayı sadece zırhlı araçlardakiler görebiliyordu. Onlarca Apache helikopteri belirli bir mesafeden ateş ederek kolayca avlıyordu onları. Her dakika içinde birkaç araç vurulmaya başlamıştı. Karşı saldırı çoktan sona ermişti. Askerler araçları terk etmeye başladılar, yapılacak bir şey yoktu. Bir an önce araçları bırakıp siperlere geri dönmeliydiler. Araçlardan atlayan askerler biraz ötelerindeki açıkta duran piyadeleri görünce şaşırıp kaldılar.

Yüzlerce Türk Deniz Piyadesi, tam olarak iki yüz kırk üç asker, araziye dağılmış bir halde onlara doğru yaklaşıyordu. Önce bu görüntüye inanamadılar, ancak askerler yanlarına geldiğinde bunun doğru olduğuna inanabildiler.

"Ne yapıyorsunuz burada, delirdiniz mi?"

Askerlerin içinden bir teğmen, tankçı askere doğru koştu:

"Ne yapıyorsunuz siz, çabuk binin o tanklara. Bu bir karşı saldın."

"Ne diyorsun sen Komutanım, karşı tepenin üzeri helikopter kaynıyor. Kötü geliyorlar, neredeyse burada olurlar." Sesi heyecanlı ve boğuktu askerin.

Bu konuşma bitmeden etraf kıvılcımlarla doldu. Tanka çarpan 30 mm lik mermiler aracın içine dolmuş ve ateş almasına neden olmuştu. Askerler endişe ile bakü tanka. Bir şey yapmayı akıllarına getirmeden tank büyük bir gürültü ile patladı. Etrafa saçılan şarapneller, askerleri yaraladı. Patlayan tankın etrafından kaçışıyordu Deniz Piyadeleri. Başlarını kaldırdıklarında ilk olarak birkaç metre yukarıda uçuşan alev

METAL FIRTINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin