33
fazla iyimserlik olurdu doğrusu. Peki öyleyse neden? Bu işi sevmemişti İhsan Paşa. Sevmemişti, hem de hiç. Askerî manüğa göre bir hava saldırısı başlamalı ve kara unsurları da bu hava desteği eşliğinde kendilerini yok etmek üzere harekete geçmeliydi, İhsan Paşa haklıydı belki de. Ama onun bilmediği bazı silahlar, belki de askerî mantığın değişmesine neden olmuştu. Bunu zaman gösterecekti.
23 Mayıs 2007 - Saat: 08.00 GENELKURMAY BAŞKANLIĞI
Genelkurmay Başkanlığı Harekât Merkezi ana baba günüydü. Etrafta koşturan askerler sürekli olarak üstlerine rapor ulaştırıyor, bilgisayar operatörleri ekranları başındaki verileri birbirleri ile paylaşıyordu. Telsiz konuşmalarının dökümleri rapor haline getiriliyor ve bunlar düzenli olarak üst düzey komutanların bilgisine sunuluyordu. Hükümet üyelerinden bazıları da Harekât Merkezindeki bir odada toplanmış, durmaksızın telefonla konuşuyorlardı.
Basın, Başbakanın peşindeydi ve CNN de çıkan haberin iç yüzünü aydınlatmak için sormak istedikleri binlerce soru vardı. Henüz Irak ta başlayan kasırganın farkında değildi insanlar. Oradaki kaynaklardan garip bilgiler geliyordu ama bunları bir araya getirerek gerçek sonuca ulaşmalarına imkân yoktu. Türkiye deki ABD elçiliği tam bir sessizlik içindeydi. Irak taki birkaç sivilden duydukları, bölgede çok büyük çatışmaların yaşandığı yolundaki haberlerin aslı astarı olup olmadığını ancak Başbakandan öğrenebilirlerdi. Tabii bunun için önce onu bulmalıydılar ama bu imkânsız görünüyordu, sanki yer yarılıp içine girmişti. Gazeteciler böyle durumlara karşı hazırlıklıydı her zaman. Eğer Başbakanı konuşturmak isterlerse tek yapmaları gereken, onu zorda bırakacak biçimde manşet atmaktı, sonrası kolaydı. Başbakan kendisi gazetecileri çağırır ve elindeki bilgileri söylerdi.
Saat dokuza doğru gazetecilerin Başbakana ihtiyaçları kalmamıştı. El-Cezire televizyonu geçtiği bir haberde Türk Ordusu ile Amerikan Ordusunun kıyasıya savaştığını bildirmişti. Bu haber önce haber servislerinde tam olarak anlaşılamadı ve Türk Amerikan ortak operasyonlarının yapıldığı yolunda yorumlandı. Gelen bilgileri mantıklı bir çerçeveye oturtmak gerçekten zordu. Zaman geçtikçe haber servislerindeki muhabirler şaşkınlıktan ve heyecandan ne yapacaklarını şaşırmış halde haberin gerçek olabilme olasılığının saniye saniye güçlenmesini izlemekteydi. Amerikan kaynaklarından sızan bilgiler El-Cezire televizyonunu haklı çıkarabilecek nitelikteydi. Gerçekten de Irak ta ciddi şeyler oluyordu ve bunun sıcak bir çatışma olma ihtimali dakikalar geçtikçe artıyordu.
Türk gazeteleri ise bu haberleri halka duyurmadan önce mutlaka resmî bir şeyler duymak istiyordu ama kısa süre sonra bu haberlerin yurda ulaşmamasına imkân yoktu. Yurtdışından gelen bilgiler ışık hızıyla kulaktan kulağa yayılacaktı. Telekom Müdürlüğü hatların normalden fazla kullanılmaya başlandığını söylüyordu. Bu, fısıltı gazetesinin çalışmaya başladığının bir göstergesiydi ve televizyonlar bu haberi vermek zorundaydı. Yoksa büyük bir panik başlardı ve bu, haber vermemekten çok daha kötü sonuçlar doğurabilirdi.
Başbakan ayrıldığı Harekât Merkezine, çatışmalar üzerine geri dönmüştü. İçeri girer girmez üzerindeki ceketi ve kravaü çıkarıp bir köşeye fırlattı. Komutanlar bir masanın üzerinde toplanmış, kabartma Ortadoğu haritası üzerinde hararetle tartışıyorlardı. Başbakan ve bakanlar yanlarına gitti. Hikmet Paşa ve komutanlar, hükümet üyelerini selamlayıp işlerine devam etti. Doğal olarak Başbakan da toplantının bir parçası haline gelmişti. Hikmet Paşa, Başbakana Irak taki çaüşma noktalarını kısaca gösterdi:
"Bu nokta, bu nokta ve bu nokta. Bunlar çaüşma bölgeleri. Dün bütün gece boyunca çatışmalar devam etti. Durum, sandığımızdan daha kötü olabilir. Bize gelen bilgiler tam güvenilir değil. Tugaylarımızla kurulan iletişim zayıf ve bu nedenle sürekli bilgi akışı sağlayamıyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
METAL FIRTINA
AdventureMETAL FIRTINA METAL FIRTINA KAYIP NAAŞ METAL FIRTINA KURTULUŞ METAL FIRTINA 3.DÜNYA SAVAŞI METAL FIRTINA NÜKLEER DARBE METAL FIRTINA KIZIL KURT