1.BÖLÜM SAVAŞ BAŞLIYOR

566 12 0
                                    

85

yerden uçaksavar ateşi de açılmıyordu. Civan m füzelerini durduracak hiçbir güç yoktu ortada ve o puslu havada üzerine gölge düşmüş olan Anıtkabir, yıkılmaz görünüyordu. Uçağındaki füzeler aciz göründü gözüne. Kulakları uğuldamaya başladı. Beynini dolduran seslere bir anlam veremedi. Sanki altındaki topraklar kaynamaya başlamıştı, dünyanın merkezinden gelen bir su gibi sıcakü toprak, öfkeliydi, göğe sıçrayıp onu ve uçağını yutacakmış gibi duruyordu. Gözleri bulandı, garip

görüntüler akıyordu gözünün önünden. Babasına benzeyen insanların sisli simaları uçağın hemen dışından, yaşlı gözlerle ona bakıyordu sanki, kızgınlık vardı yüzlerinde. Küçük bir çocuk gibi ezildi.

"Civan!" diye bir ses yankılandı uçağın içinde; burada, hemen yanı başındaydı sanki. Etrafına bakındı ama hiçbir şey göremiyordu.

"Civan! Akdeniz e git." Aman Tanrım, çıldırıyor olmalıyım, diye düşündü, ama sesin etkisinden kurtulamıyordu. Elleri kaskatı kesilmişti, ruhunda derin yaralar açmıştı ona emreden ses, içi burkulmuştu ama garip bir huzur huzmesi akıyordu bedeninden.. Gözleri kamaştı birden, hedefleme podunun ekranı apaydınlık oldu, ekranda bir yüz görüyordu şimdi. Sevecen ve tebessüm eden bir yüz bakıyordu ruhuna. Bütün kasları gevşedi birden.

"Bize kaül oğlum."

Gözleri dolmuştu, bu nasıl bir şeydi, anlamsız bir rüya olmalı... Hedef kaçmak üzereydi, pod alarm sinyali verdi ve uçak Anıtkabir in üzerinden geçti. Sert bir dönüş manevrası yaptı, konuşamıyordu. Beyni durmuş gibiydi ama sesleri duyar gibi oldu, beyin çeperlerinde yankılanan nal sesleri beyninde zonkluyordu. Bir sel halinde akan süvarileri gördü gökyüzünde, ışık seli olmuş, geliyorlardı. Bulutları yararak ilerliyorlardı. Telsizden gelen telaşlı anonsları duymuyordu artık. Geriye dönmüştü, çocukluğuna. Arkadaşlarının gülümseyen yüzü ve toprağın kokusu, yurdunun analığı geldi aklına. Toroslarm üzerindeydi, ışık huzmeleri onu yalnız bırakmıyordu. Ait olduğu yere doğru gittiğini düşünüyordu, Akdeniz kıyılarındaki Amerikan donanma firkateynlerinden saçılan uçaksavar mermileri yanından geçerken ona bakü ve gülümsedi. Tam karşısında USS George Bush Uçak Gemisi duruyordu.

Uçak gemisindekiler ne yapacaklarını bilemediler, öylece pistin üzerinde durmuş anlamsız bakışlarla uçağın gemiye yaklaşmasını seyrettiler. Civan, son bir kez benliğinin derinlerinde yaşadığını yeni anladığı insanlara bakü ve hemen ardından F-18, olanca hızıyla uçak gemisinin kıç tarafındaki piste çarptı. Bütün Akdeniz den duyulan bir ses çıktı, alevler onlarca metre yüksekliğe ulaşmışü. Sekiz tonluk patlayıcılar uçağın deposundaki benzinle birleşip pistin üzerini cehenneme çevirmiş, pist üzerindeki uçakların bazıları denize saçılmış, çoğu ise patlamanın etkisi ile ağır hasar görmüştü. Geminin kıç tarafında açılan dev kraterden alevler ve siyah dumanlar yükseliyordu. Amerika Birleşik Devletleri, tarihinde ilk kez modern bir uçak gemisi kaybı vermişti.

26 Mayıs 2007 - Saat: 10.50 CENTCOM FLORIDA

"Allah kahretsin, Howardü" Başkan çok sinirliydi. Böyle bir kayıp vermeyi hiç düşünmemişti ve dünden beri sekreteri Kitty dahil hiç kimse ona fazla yaklaşamıyordu. Basın ordusu, uçak gemisinin kaybıyla ilgili olarak Başkanı sıkıştırmak için elinden geleni yapıyordu ama ona ulaşabilen kimse yoktu ve büyük gazetelerin yönetmenleri de, ağzı sıkı "dostlar" aracılığıyla bu olayı fazla büyütmemeleri için uyarılmışü. Amerika nm okyanusları denetim alünda tutmada en önemli silahının yenilebilir olması başkalarını cesaretlendirebilirdi.

"Sayın Başkan, konuyu araştırdım ve bana inanın ki..." Sesi titriyordu Genelkurmay Başkanının. Bu

METAL FIRTINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin