1.BÖLÜM SAVAŞ BAŞLIYOR

787 13 0
                                    

25

dağılmıştı. Bir kısmı düzlük arazide kalan askerlerle Amerikan zırhlıları arasında dramatik bir çaüşma meydana gelmişti. Askerlerin bir bölümü ise dağlık araziye kaçarak saldırının ölümcül etkisinden kurtulmayı başarmıştı ama aralarındaki iletişim kopmuştu artık. Her takım kendi imkânlarıyla ve şansıyla hayatta kalabilirdi. Her türlü silahlı çetenin kol gezdiği Kuzey Irak ta onar kişilik Türk komando timleri hayatlarının en zor savaşıyla karşı karşıya kalmışlardı. 20. Zırhlı Tugaydan ise haber ahnamıyordu. Komutanlarının tankı vurulmuş olmalıydı ve telsiz konuşmalarına sonsuz bir umutsuzluk hakimdi.

Genelkurmay ile Deniz Piyade Tugayı arasındaki bağlantı kesildi. İhsan Paşa bu saldırıyı püskürtmeliydi ki yarın belki işleri siyaseten halledebilirlerdi. Ordu, Amerika nm savaşa girdiğine inanmak istemiyordu. Böylesine bir mantıksızlığı yapmalarına imkân yoktu.

Amerikan ateşi sürekli olarak merkez değiştiriyordu. Sanki şanslarını deniyor gibiydiler. Tugayın hatlarının çok gerisine ateş etmeye başlamışlardı. Belki de karargâhı vurmak istiyorlardı ya da topçuları susturmak.

Tank salvolarından birisi havayı yararak tugayın siperlerinden içeri girdi ve karargâhın yüz metre kadar ötesine düştü. Hemen peşinden başka salvolar geldi. Topçuların yerini tespit etmiş gibiydiler, İhsan Paşa durumu anladı hemen. Obüsleri susturdu:

"Havan toplan yer değiştirip ateşe başlasın," diye emretti. Havan topçusu askerler, barutun ısısı ile ateş gibi yanan havan toplarını parkalarına sardıktan sonra, başka yere taşıyıp tekrar kurarak ateşe devam ettiler. Tam o anda, bir tank salvosu topçu bataryasının tam ortasına düştü. Korkunç bir patlama meydana geldi. Metal parçaları etrafa dağılırken askerlerin çığlıkları sardı her yeri. Siperlerdeki erler koşarak, yaralanan askerlere yardıma gitmek isterken topçu taburunun içinde arka arkaya patlamalar meydana geldi. Mühimmat ateş almışü. Binlerce şarapnel parçası etrafa mermi hızıyla saçıldı. Siperlerinden çıkıp top bataryasına yaklaşan erlerin hepsi şarapnellerle vuruldu, düştü. Amerikalılar vurdukları yerin önemli bir yer olduğunu anlamışlardı, arka arkaya gelen patlamalar bunu gösteriyordu. Tank ateşi o bölgeye yoğunlaştı ve bataryanın olduğu siperler ateş çukuruna dönüştü. Bataryaya yakın siperlerdeki askerler şarapnel parçalarından dolayı başlarını

çıkaramıyorlardı. Ortalığı koyu bir duman, barut ve kan kokusu kaplamıştı. Yaralılar nereye gideceklerini şaşırmış gibiydiler. Gecenin siyahı iç parçalayan çığlıklarla doldu, ayakta durmaya çalışan bir gölgenin iç organları boşalmıştı, kimse yaralılara yaklaşamıyordu.

Uç siperlerdeki çaüşma tekrar alevlenmişti bu arada. Apache helikopterleri daha cesurca saldırmaya başlamışlardı ama bunun bedeli hemen geldi. Apache lerden birisi hızlı bir dalış yapmış ve tugayın üzerinde uçup bir süre koşturan askerleri roket yağmuruna tutmuştu. Pek çok asker o ateş ile şehit oldu, Apache ise nereden geldiği belli olmayan bir roket vuruşu ile havada parçalandı, intihar saldırısı gibiydi ama zayiat verdirmişti.

Ön sallardaki siperlerden bir telsiz anonsu duyuldu. Herhangi bir isim belirtilmemişti telsiz konuşmasında:

"Tanklar yaklaşmaya çalışıyor. Takımımla yakın dövüşe gireceğiz."

Bir süre sonra o siperin yakınlarından büyük patlamalar duyuldu. Takım komutanı Asteğmen, bütün askerlere tanksavar roketleri dağıtmışü ve askerler engebelerden yararlanıp, yaklaşan tanklara karşı siper alabilmişlerdi. Askerler roketleri arka arkaya ateşlediler ve en öndeki dev M1A2 tankını birkaç isabet ile yakmayı başarabildiler ama yerleri belli olmuştu. Tankların 12. 7 mm lik makineli tüfekleri, inanılmaz bir yoğunlukla mermi yağmuruna tuttu takımı. Hepsi birkaç saniyede şehit oldu. Tanklar geri çekilmişti, daha fazla ilerlemeyi göze alamamışlardı. Eğer ilerleselerdi önlerinde pek bir engel olmayacaktı.

METAL FIRTINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin