1.BÖLÜM SAVAŞ BAŞLIYOR

1.6K 30 0
                                    

veriyordu, hayatının bazı detaylarını da unutmaya başlamıştı. Vücutları şarapnel parçalan ile dolmuştu yerdeki askerlerin. Sadece bakabildi, hiç hareket edemedi Üsteğmen. Yerde kıvranıyorlardı. Kulakları uğuldamaya başladı Alper in. Birkaç dakika içinde o da onların yanında olacaktı herhalde. O artık şehit bir askerdi, yaşamdan ölüme geçişin olduğu yerdeki huzuru hissetti, ölüm, gerçekleşmeden önce bir korku aracı olabilirdi sadece, oysa onun kapısı açıldığında arük sonsuz bir huzur vardı. Alper kulaklarından kan aktığım hissetti, az önceki uğultu dayanılmayacak hale gelmişti. Başka bir sesti bu, yere vuran nal sesleri gibiydi, büyük bir süvari ordusu dağlardan kopup geliyordu sanki.

Yüzbaşı Hakkı, kamyonu kullanan askere, "Dur!" emrini verdi. Yüksek bir kayalığın köşesini henüz dönmüşlerdi, kayaların üzerinde zayıf bitkiler vardı ama alan, o kadar girintiliydi ki birkaç askerin böyle yoğun bir çatışmada bu kadar uzun süre dayanmış olmasına şaşırmadı. Henüz çatışmanın olduğu yeri göremiyordu ama hemen kayalığın arkasında olduğunu biliyordu. Kamyondan atladı ve el işareti ile askerlerin inmesini istedi. Yirmi asker hızla kamyonları terk etti. Yüzbaşı şoförlerin de inmesini istedi. O kamyonlara ihtiyaçları olacağını sanmıyordu. Koşarak kayanın kenarına geldi ve başını uzatü, diğer askerler, arkasında tek sıra halinde dizilmişti. Gözleri dehşet içinde açıldı Yüzbaşının. İrkilmişti, bedeni bu irkilmeyi olanca gücüyle dışarı yansıttığı için askerler ona iyice yaklaşıp, silahlarına sıkı sıkıya sarıldılar.

"Allahım!" diye bir hırıltı çıkardı Yüzbaşı. Diğer takımın komutanı Üsteğmen yanma yaklaşıp başını uzattı. Onun da yüzü, üstünden farksız hale gelmişti.

Karşılarında cereyan eden manzarayı anlatmak zordu. Yüzlerce ışık huzmesi çok dar bir alana doğru yağıyor ve orada ortadan kayboluyordu. Hedefledikleri alan, çelik eritme kazanını andırıyordu. Işık huzmeleri bir araya gelip sürekli yanan bir ateş görünümü kazanıyordu. Ateşin yoğunlaştığı bölgeden atılan birkaç izli mermiyi görünce Yüzbaşı ve Teğmenin gözünden yaşlar boşandı. Hâlâ sağ bir iki asker vardı orada ve şehit olmaları an meselesiydi. Bulundukları nokta, çatışmanın tam paralelinde kalıyordu, her iki tarafa da eşit mesafedeydi. Yüzbaşı, askerleri başına topladı:

"Çocuklarım, biz buradan sağ çıkamayız, isteyen varsa hemen kamyona atlayıp karargâha dönsün. Bu vebali üzerime alamam."

Askerlerin gözleri doldu, kimseden ses çıkmıyordu. Helikopterlerin sesleri artmaya başlamıştı. Birazdan oradaki ufacık direniş cebine roketleri yollayıp işi bitireceklerdi.

"Olmaz komutanım!" diye haykırdı erlerden birisi. Diğerleri de ona katıldı, gözlerinde umut yoktu ama çelik gibi bakıyorlardı komutanlarına. Hepsi silahlarının emniyetini kapaüp tetiklerini seriye ayarladı.

Beş tane makineli tüfekleri vardı. İki asker de roketatarı kullanacaktı.

"Hep beraber izli mermilerin kaynaklarına ateş açacağız çocuklar. Roketleri helikopter sesi gelen tarafa gönderin, gölge görürseniz ona doğru ateş edin. İlk ateşten sonra serbestsiniz çocuklarım, Allah ne verdiyse. Ben direnen askerlerimin yanma koşacağım, beni korumaya çalışmadan o pisliklere ateş edin."

"Emredersin komutanım!" diye karşılık verdiler.

Yüzbaşı telsizi aldı, karargâhla bağlantı kurdu:

"Baykuş, bu son mesajımızdır. Direnen askerlerimizin yanındayız ve düşman unsurlara saldırmak üzereyiz. Çok ateş var, sağ dönmemiz mucizedir. Kendinizi kollayın! Bu kuvvet, sonrasında sizi hedef alabilir. Allah yardımcımız olsun."

METAL FIRTINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin