110
hissetti, içinde bir şeyler ona kaçmasını söylüyordu.
Sıcak evi, karısı, sıcak hayalleri... Ve şimdi bunlara karşılık sert, soğuk ve ölümcül silahların zırhlarıyla karşı karşıyaydı. Ne büyük bir seçim yapmak zorundaydı! Ruhunda yayılmaya başlayan teslim olma içgüdüsünü yenmesine yardım edecek bir şeye ihtiyacı vardı. Ne yapabilirlerdi ki, saldıranları görmüştü, onlardan bir bölümünü öldürseler ne olacaktı? Kendileri de ölecekti ve sonunda onlar kazanacaktı. Eğer yaşarsa belki düzelirdi bir şeyler... Eski günlere dönülebilirdi belki, kim bilir? Aklına sürekli Amerikan filmleri geliyordu. O filmlerin ne işe yaradığını anladı birden ama bunun bir yaran yoktu artık. Amerikalıları tanımıyordu aslında, olanı biteni sadece o filmlerden beynine kazman imgelerle değerlendiriyordu. Belki içinde teslim olma içgüdüsünü ateşleyen şey de filmlerde kendisine gizlice iletilen mesajlardı.
Hayatında hiç duymadığı sesler duyuyordu. Bugünleri eğer ileride hatırlarsa, en çok sesleri hatırlayacaktı. Çılgınca patlamalar, patlamalar, patlamalar... Boş sokaklarda koşarken kendi ayaklarından çıkan sesler, nefes alışverişini kalp atışlarıyla karıştırmasına neden olan beynindeki basıncın sesi...
Evet, burasıydı işte. Eski bir apartmanın içine girdi. Üçüncü katın zilini çaldı. Hemen açıldı kapı. Koşarak yukarı çıkü. Apartman karanlıktı. Üçüncü kata geldiğinde aralık duran kapıdan içeri daldı. İçeride sekiz dokuz kişi vardı, içlerinden birisi vücut yapısı ve bakışlarıyla diğerlerinden ayrılıyordu hemen, özel Kuvvetlerde görevli bir astsubaydı, yanındakiler onu Şahin Bey diye çağırıyordu.
"Ne olduğunu tahmin edemezsiniz!"
"Ne oldu?"
"Geldiler, helikopterlerle geldiler ve saldırıyorlar."
Odadakiler ayağa kalkü. Suratları değişmişti. Şahin Bey hemen silahına sarıldı ve teçhizatını üzerine sarmaya başladı. Herkesin yüzü bembeyaz olmuştu. Kimse böyle bir şey beklemiyordu, sadece birkaç yere bomba yerleştireceklerini düşünmüşlerdi. Oysa Şahin Bey çatışmaya gider gibi hazırlanıyordu. M-16 özel yapım tüfeğini ve gece görüş dürbününü kontrol edip dipçiği sağ omzuna ve namlu çapraz aşağı bakacak şekilde asü. Tam kalbinin üzerinde, kabzası sağa bakacak şekilde bir tabanca asılıydı. Belindeki kemerde değişik büyüklükte şarjörler vardı. Şahin Bey ayağa kalkü, kafasına özel yapım Kevlar hafif kaskmı geçirdi.
"Evet, benimle gelmek isteyen var mı? Planları unutun, adamlar tam göbeğimizden saldırıyorlar. Bu, Biz buradayız, erkekseniz gelin demek."
Barkın odadakilerin kaçamak bakışlarını fark etti. Kimse böyle bir şeye hazır gibi değildi. Şahin Bey durumu anlamıştı, hepsinin ailesi olduğunu biliyordu, istese onları zorlayabilirdi ama bunu yapmayacaktı. Oyunun kuralları değişmişti. Amerikan askerleri ile boğaz boğaza savaşmak zorundaydılar. Ankara, tarihinin en zor gününü yaşıyordu. Barkın bir adım öne çıktı: "Ne bekliyoruz Şahin Bey? Bana bir kalaşnikof verin oradan."
Şahin Beyin yüzü aydınlandı. Barkın dan bunu bekliyordu. Barkın hızlı adımlarla gidip kalaşnikoflardan birisini aldı ve sırtına taktı. Birkaç şarjörü bir çantaya doldurup öbür omzuna yerleştirdi.
"Bu pisliklerin emrinde yaşayacaksam, öleyim daha iyi." Evi terk ederken odada sessizlik olmuştu. Kolay değilmiş Ölüme gitmek, diye düşündü geride kalanlar. Neredeyse rahat bir nefes almışlardı ama vicdanları sızlıyordu. Kahrolası bir bencillik bulutu çökmüş gibiydi üzerlerine. Diğer ikisi gitmişti ve
ŞİMDİ OKUDUĞUN
METAL FIRTINA
AdventureMETAL FIRTINA METAL FIRTINA KAYIP NAAŞ METAL FIRTINA KURTULUŞ METAL FIRTINA 3.DÜNYA SAVAŞI METAL FIRTINA NÜKLEER DARBE METAL FIRTINA KIZIL KURT