1.BÖLÜM SAVAŞ BAŞLIYOR

503 4 0
                                    

118

Amerikan güçlerine saldırmaları için kullanacağız."

"Haberler 82. Hava indirme Tümeninin saldırıyı gerçekleştireceğini söylüyor." Tayyip Bey bu bilgiden emin gibiydi.

"Başbakanım, bu doğru olabilir. O tümen şimdilik Hatay civarında. Ama birkaç saat içinde İstanbul yakınlarına yerleşebilecek donanımı var. Ama sırf onlar değildir. Denizden gelirler. Ve karadan da gelmeleri lazım mantık olarak. Yoksa sonuç alamazlar."

"Güneydoğu da durum gergin." Tayyip Bey cebinden çıkarttığı bir kâğıt parçasından bir şeyler okudu. "Oralarda sadece Özel Birlikleri var. Bazı köylere operasyon düzenleyip aşiret liderleri ile görüşmüşler ve giderek, kendileri ile olumsuz konuşanların köylerini helikopterle taramışlar."

"Gözleri dönmüş."

"Hükümet ne durumda?" diye sordu Hikmet Paşa. Bu sorunun tek bir muhatabı vardı odada. Tayyip Bey cevapladı.

"İçişleri Bakanını yakalamışlar. Yerine başkasını atadım. Dışişleri Bakanımızsa..." Bunu duyunca odadakilerde gülümseme belirdi. Dışişleri Bakanı Amerika da esir durumdaydı. En zor durumda oydu içlerinde. "Abdullah, bildiğimiz gibi. Sanırım orada kendisini ziyaret eden bir Amerikalı diplomatın burnunu kırdığı için hücre gibi bir yerde tutuyorlarmış. Bakanlarımın çoğu Ankara daydı, Durum kötüye giderse direnişi memleketlerinizde örgütleyin,   dedim. Herhalde hepsi dağılmıştır. Ankara Valimiz sizlere ömür. Dayanamamış, valiliğe gelenlerden birisini vurmuş." Başlar yine öne eğildi, "Allah rahmet eylesin" mırıltıları duyuldu. "Cumhurbaşkanımız İstanbul da, eşiyle güvende."

"Genel olarak bakıldığında..." Hikmet Paşa toplantıyı idare eder konuma geçmişti yine. "Ordumuz modern alt ve üst yapılarını kaybetti. Zaten modernitenin reklamını bu yüzden yapıyor pislikler, moderni tanıdıkları için alt etmek de kolaylaşıyor. Arük karada her yerde savunma yapmak ve o adamları bezdirmek zorundayız. Bir daha ne zaman görüşürüz bilmiyorum. Ama ben İstanbul a gideceğim. O şehir de Ankara gibi düşerse, ülkenin geri kalanı moralini tamamen yitirir, İzmir e teslim olun mesajları gidiyormuş. Bazı semtlere şu büyük bombalardan atıp etrafı enkaza çevirmişler -Slayer bombalan Türkler tarafından çok iyi tanınmıştı arük- İzmir e ilk çıkartma harekâtını yapabilirler. Çok kötü bir noktada. Havadan, karadan, her yerden savunmasız görünüyor. Dediğim gibi İstanbul düşerse, bilin ki ben de olmuşumdur. O zaman iş size kalıyor. Bu vatanı yem ettirmeyin bunlara."

Hikmet Paşanın yüzünde beliren ışık hepsine güç verdi. Yüzündeki kararlılık hepsine yayılmıştı birden.

"Beni de ölmüş kabul edin," diye ekledi Özel Kuvvet Komutanı Selami Dikbaş. "Ben de İstanbul da olacağım ve benim olduğum yer herhalde en kanlı çatışmalara sahne olacak. Askerlerim beni bekliyor."

Tayyip Beyin dilinin ucuna gelenler boğazına takıldı. "Ben de... İstanbul civarındayım. Bunları burada rahat bırakmak yok. Ankara çevresindeki birliklerin komutasında sorun yok. Bence Ankara civarı uzun süre sessiz kalacak. Yavaş ve sessiz bir şekilde Ankara da karşı saldırı için birlikleri toplayacağım."

"Bu çok iyi olur," diye katıldı Hikmet Paşa. "Çok şey yaşadınız. Siz de artık bir asker sayılırsınız."

Hikmet Pars sert bir hareketle kameramana işaret verdi. Şimdi yüzleri değişmişti bir anda. Çaylar geldi, sohbet başka konulara sıçradı. Halkın nasıl da sert direndiğinden ve Amerikalı askerleri bezdirdiğinden söz etmeye başladılar. Bu kasetin nasıl yayınlanacağı konusunu Selami Dikbaş çözmüştü. Haber saatinde

METAL FIRTINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin