:)

396 3 0
                                    

166

Esas önemli olan haber bu değildi: Savaş bitmişti!

ABD ordusu Türkiye den bir an önce çekilecekti.

Yorumcular diplomatik gelişmelerin olduğunu, diğer ülkelerin ABD ye ültimatom verdiklerini söylüyordu. Özellikle Ruslar, Türk sınırına dayanmış ve ABD birliklerinin çekilişini gözleyeceklerini açıklamışlardı.

Spiker bir an kulaklığından gelen bilgiye dikkat kesildi.

"Sayın seyirciler şu anda Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan bir basın açıklaması yapıyor..."

Gökhan m gözleri, Başbakan, Genelkurmay Başkanı Hikmet Pars ve yanındaki sağ kalan kabine üyelerine dahverdi. Savaşın en acımasız ve zorlu günlerini burada tıkılı, iyileşmeyi bekleyerek geçirmişti.

Tayyip Erdoğan kalabalık basın mensuplarının yerleşmesini ve gürültünün kesilmesini bekledi.

"Bu zor bir mücadeleydi," diye başladı. "Var olma mücadelesi. Türkiye her kesimiyle önemli bir sınav verdi, savaş verdi. Neler olup bitti, daha sonra uzun uzun üzerinde duracağız. Ama şimdi diyebileceğimiz tek şey şu: Savaş bitti ve Türkiye Cumhuriyeti ayakta..."

Tayyip Erdoğan m konuşması çevrilirken içeri Gerard VVerchtmann girdi. Gökhan bu adamı Bay Dday diye tanıyordu.

İlk tanıştıkları anı hatırladı Gökhan...

Baskının yapıldığı gün, kolu kırık ve ayağından yaralanmış halde kaçmaya çalışırken siyah bir minibüs hemen Gökhan m yanında sert bir fren yapmış, arka kapıyı açıp fırlayan iki kişi kollarından tuttukları gibi yaralı adamı içeri atıvermişti. Tüm operasyon üç saniye sürmüştü. Gökhan nedense bunların kendisinden yana olduğunu anlamıştı.

Kan kaybından neredeyse bayılacakken kendisine gülümseyen kır saçlı adamı fark etmişti. Zaten sonra da kendini kaybetmişti.

Ayıldığmda aynı adam yatağının başındaydı. Yarası tedavi edilmiş, kırığı sarılmıştı.

"Merhaba," diye başlamıştı adam. "Sen beni tanımıyorsun ama ben seni iyi tanıyorum Gökhan. Yoksa Frank Consal mı demeliyim?"

Gökhan karşılık vermemişti. Biraz yorgunluktan, biraz o küçük çocuğa Teoman Amcanın verdiği öğütten: Soru olmayan cümlelere yanıt verme.

"Herhalde benim kim olduğunu merak ediyorsundur. Bana Bay Dday diyebilirsin. Ama bu isim de bir şey ifade etmez değil mi? Doğrusunu istersen ben senin Rotterdam daki son işinin patronuyum."

Gökhan in gözleri parladı. Demek sisteme girip onu yönlendiren bu adamdı.

Adam güldü. "Ne düşündüğünü tahmin edebiliyorum ama izin ver de biraz daha şaşırtayım seni..."

167

METAL FIRTINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin