119
bir TV kanalına gidecek ve silah zoruyla kaseti yaymlattiracakti. Eğer Amerikalılar gelir de TV yöneticisini sorgularsa bu, onun sorunu olacaktı.
Toplantıda ABD ye karşı vurulacak darbeler konuşuluyordu ama esaslı haber çok uzaklardan gelmek üzereydi!
28 Mayıs 2007 - Saat: 15.23 NEW YORK - WASHİNGTON
Gökhan New York ta küçük bir motel odasında birkaç saat uyuyarak iki gündür sürekli yolda olmanın yorgunluğunu atmış, telefonla kahvaltı siparişi vermişti. Washington da bombayı kurduktan sonra hemen New York a geçmişti. Bazı güvenlik noktalarını şans eseri fark edip yan yollara dalmıştı.
Televizyon sürekli açıktı, kanalları dolaştı ama yolladığı kasetlerin yayınlandığını görmedi. "Ya ciddiye almadılar ya da büyük bir sansür mekanizması çalıştı. Neyse, Washington patlayınca ses çıkar onlardan," diye düşündü.
Saate baktı. "Şimdi," dedi. Binlerce masum insan ölecekti ama televizyonda Türkiye de halkına yapılanları görüyordu. En ufak vicdan azabı duymadı.
Gökhan banyoya girerken, kendisinin 27 Ocak ta Türkiye ye döndüğünde havaalanında çekilmiş resmi televizyonda gösteriliyordu. Cengiz veya adamları çekmiş olmalıydı fotoğrafı ve CIA elde etmişti. "Bu adam"m yakalanmasına yardım edecek kişiye yirmi milyon dolar verilecekti. Resepsiyonda elinde kürdan, iki dişinin arasına sıkışmış et parçasını çıkarmaya çalışan sivilceli gencin gözleri faltaşı gibi açıldı. Bu sabah kaydını yaptığı adamdı bu. Emindi. Hemen verilen numarayı aradı.
Susan Sandon için sıradan bir gündü. Potamac Nehrini gören evinde oturmuş, o gün işe gitmemiş olmanın keyfini çıkarıyordu.
Televizyon kanallarında dolaşmayı bırakmıştı. Her yerde savaşla ilgili görüntüler vardı. Sıkılmıştı onları seyretmekten, iki çocuğu okuldan çıkmak üzere olmalıydı. Gelince onlarla ilgilenecekti. Büyüyünce asker olmalarını istemediğini düşündü, bu ona fazla gelirdi. İki çocuğuna da gözü gibi bakıyordu, sonra bir gün ellerinde silahlarla kafa kesen o korkunç insanlarla yüz yüze gelme ihtimallerini düşündükçe tüyleri diken diken oluyordu. O insanların da televizyonlarda anlatıldığı gibi olmadığına inandırmak istiyordu kendisini ama televizyon o kadar ikna ediciydi ki, en azından uzak durmalıydı o dünyalardan. Gerçi Washington da çok güvenli sayılmazdı ama en azından çocukları ile beraberdi, onları koruyabilirdi. Kocası Jimmy den ayrıldığından beri onlara babalık etmek zorunda da kalmıştı. Çocukları onun her şeyiydi, resimlerine bakü ve iç geçirdi.
Dışarıda fren yapan bir otobüs sesi duydu, bunlar Mickey ve Danny olmalıydı; çocukları... Aynı okulda oldukları için beraber dönüyorlardı. Koşarak kapıya ilerlerdi. Kapıyı açtığında çocukları sarı okul servisinden inmişlerdi ve ona doğru koşuyorlardı. Yüzüne derin bir gülümseme yayıldı Susan m, o da onlara doğru birkaç adım attı.
O an farklı bir andı, Susan bunu asla anlayamadı. Eğer yaşadığı anı haürlayabilseydi son hatırladığı şey, gözlerini kör eden yoğun ışık ve derisini, vücudundan bir çarşafı çeker gibi alan ısı dalgası olurdu. Evin birkaç kilometre yakınlarındaki patlamanın yaydığı ısı ve ışık dalgası neredeyse ışık hızına yakın bir süratle on kilometre çapında bir alana etki etmişti. Bu ilk patlama anında bölge içindeki metaller ve insanlar buharlaşmıştı. Susan da evlerinin hemen yanındaki betonun üzerinde iz bırakarak buhar haline
ŞİMDİ OKUDUĞUN
METAL FIRTINA
AdventureMETAL FIRTINA METAL FIRTINA KAYIP NAAŞ METAL FIRTINA KURTULUŞ METAL FIRTINA 3.DÜNYA SAVAŞI METAL FIRTINA NÜKLEER DARBE METAL FIRTINA KIZIL KURT