1.BÖLÜM SAVAŞ BAŞLIYOR

493 10 0
                                    

99

belli değil. Dört saattir aralıksız süren bombardıman nedeniyle şehirde su kesildi, trafik tamamen durdu. Köprüler ve yollar hasarlı, çok sayıda sivil kayıp olduğu belirtiliyor. Şehrin çeşitli yerlerinden açılan uçaksavar ateşi gökyüzünü aydınlatıyor. Elektriklerin kesilmemesi nedeniyle pek çok elektrik yangını çıküğı belirtildi. Pentagon yetkilileri, elektriklerin kesilmemesini ülkede devlet otoritesinin ve kontrol mekanizmalarının tahrip edildiğinin bir kanıtı olduğunu açıkladı. Tüm dünyadan farklı tepkiler almıyor. Dünya genelinde Türklerin çıkarttığı olaylarda yüzlerce yaralı ve tutuklama var. Amerika da yaşayan Türklerden oluşan bir grup, otomatik silahlarla Denver kentinde bir polis karakolunu basarak 6 polisi öldürdü ve 5 polisi yaraladı. Silahlı Türkler kaçtı ve polis

tarafından aranıyor. Denver a giren Millî Muhafızlar önemli noktalarda kontrolü sağladı. BM Genel Sekreteri Eochim Swyzek, Türkiye nin BM daimi temsilcisi Atilla Seyrek e, savaşın bir an önce durması için girişimlerini sürdüreceğini söyledi.

Emel, ne kadardır orada olduğunu bilmiyordu. Etraf bir sürü ambulans ve benzeri araçla doluydu. Ama kimse ona yardımcı olmuyordu. Kötü durumda olmadığı sonucunu çıkardı bundan. Yanından geçen sedyelere baktığında bu düşüncesinde haklı olduğunu anladı. Caddenin iki yanı yüksek binalarla kaplı olduğu için bir şey göremiyor ama korkunç bombardımanın seslerini duyuyordu. Doğrulmaya çalışü ve zorlukla iki ayağı üzerinde durdu, başı dönüyor ve midesi bulanıyordu. Hayır, bu halde eve gitmesine imkân yoktu, her an bayılacağından korkuyordu. O an bir el Emel in kolunu sertçe kavradı. Emel, gayri ihtiyarî olarak dönüp bakü, karşısında iri kıyım bir sivil duruyordu. Omzundan bir kalaşnikof otomatik silahın sarktığını gördü, yüzü sakallıydı, gözlerinin içi gülüyordu. Dudaklarında hüzünlü bir gülümseme vardı hem. Sanki Emel i tanıyormuş gibi davranıyordu, Emel onu tanımamıştı.

Silahlı sivilin kolunda yürümeye başladı, adam kızı evine doğru götürüyordu. Yaşadığım yeri biliyor olmalı, diye düşündü Emel. Sokaklardaki karışıklığın içinden yavaş adımlarla geçip, her şeye tanık olmak zorunda kaldılar. Emel kendine geldikçe yıkımın boyutlarını anlamaya başladı. Savaş başladığından beri ilk kez böyle bir saldırıyla karşılaşmışlardı, yaklaşan fırtınanın ilk adımlarıydı belki de bu olanlar. Bu saldırıdan sonra hayat daha da zorlaşacaktı kuşkusuz. Saldırının özel olarak hayatı zorlaştırmak için planlandığı belli oluyordu.

Kendi sokağına geldiğinde gözleri şok ve dehşetle açıldı Emel in. Mahallesi bir tepenin üstünde olduğu için İstanbul un pek çok noktası görülebiliyordu. Yoğun siyah dumanlar kaplamıştı şehrin üzerini. Saldıran uçaklar hedef gözetmiyor gibiydi, gökyüzünde dolaşan siyah noktacıkları fark edebiliyordu. Eve geldiler. Bütün camlar kırılmıştı ama Emel in aldığı önlem nedeniyle parçalanıp, eve dağılmamıştı.

Kapıya geldiler, Emel üzerinde yapüğı uzun bir arayıştan sonra anahtarlarını bulup içeri girebildi. Adam hiç konuşmadan onu salona götürdü ve kanepenin üzerine yatmasına yardımcı oldu.

"Bir şeyiniz var mı?"

"Hayır, sadece birkaç kesik. Sanırım önemli bir şeyim yok. Zaten bu durumda hastaneye gidersem beni kovarlar."

Adam sıcak bir biçimde gülümsedi.

"Belki de yardım etmek için gitmelisiniz. Beklerseniz, ben size birazdan ekmek getiririm."

Hiçbir şey söylemeden hızla evden çıkıp gitti. Emel şok olmuştu ve şimdi anlıyordu. Sabah fırının camından gördüğü, un bulanmış yüzüyle kendisine el sallayan adamdı bu. Gözlerindeki bakışın aynı sıcaklığa sahip olduğunu hatırladı. Pencereden sarkıp bağırdı, "Getirmeyin, zira ben hastaneye gideceğim." Adam dönüp baktığında gülümseyip el salladı.

METAL FIRTINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin