:)

438 3 0
                                    

161

Helikopterin içinde kendisinden başka, idarî ekibinden bir Albay, bir Binbaşı ve bir Yüzbaşının yanı sıra on iki komando bulunuyordu. Komandolar herhangi olağan dışı bir durumda kurtarma operasyonu düzenlemek üzere hazır tutulan kurtarma birliğinin üyesi ve bu helikopterin her zamanki mürettebatıydı.

"Şu adalarda bir Apache üssü kuralım," diye işaret etti yanındaki Albaya. Aracın içerisindeki ses nedeniyle bağırarak konuşmak zorunda kalıyordu Reed. Albay başıyla onayladı ve Yüzbaşıdan, gerekli bilgiyi izmit teki üsse iletmesini istedi. Adalarda uygun olan birisine bir araştırma birliği gönderirler ve hemen bir bölük helikopteri kaldırabilecek kapasitede basit bir üs kurabilirlerdi.

Telsizden sürekli olarak bilgi geliyordu. Seyrantepe bölgesindeki askerlere karşı yoğun bir saldırı başlatılmıştı. Amerikalı askerlerin telsiz konuşmalarında Vietnam ı hatırlatan sesler geliyordu. Artık bu savaş politik olmaktan çıkıp alandaki insanların hayatlarını sürdürme savaşma dönüşmüştü.

Savaşmaya başladılar, diye düşündü Joseph Reed. Havaalanına yapılan saldırıyı uzaktan dürbünle izliyordu. Kıyının birkaç mil açığında deniz üzerinde uçup sonra yerdeki hedeflere saldıran helikopterleri ve uçakları görebiliyorlardı. Çok fazla yaklaşmamalıydılar, yerden değişik çapta silahlarla ateş açılıyordu. Bu arada Seyrantepe bölgesinin çok zorlandığını belirten mesajlar geliyordu. Tabur komutanı bir Binbaşı, intihar saldırılarına benzer bir saldın alünda olduklarını bildiriyordu telsiz mesajında. Daha şimdiden on iki Amerikan askerî hayatını kaybetmişti ve ilk indikleri pozisyondan yüz metre kadar geriye çekilmek zorunda kalmışlardı.

Joseph Reed, bu bilgi üzerine çok sinirlendi. Ne yapacağını bilemedi önce, oradaki durumu derhal tersine döndürmeliydi. Saldırının geldiği yönde hava desteği istenmişti, ciddi bir F-15E desteği yoldaydı. A-101ar da aynı bölgeye doğru yola çıkmıştı. Garip bir savaş sürüyordu. Bütün dünya durmuş İstanbul Savaşını seyrediyor gibiydi. Joseph Reed, ani bir hareketle Albaya bir şeyler söyledi. Albay duyduklarına inanamadı ama emre uymak zorundaydı. Hemen pilotun yanma gidip kulağına bir şeyler fısıldadı. Pilot dönüp Komutana baktı. Reed in yüzündeki ifade çok şey söylüyordu. Helikopter sert bir manevra ile Havaalanına doğru harekete geçti. Telsizle askerlere Tümgeneralin kendilerini denetlediği bildirildi. Helikopter alana doğru dalış yaparken havada uçuşan izli mermilerin kendilerine doğru gelmeye başladığını gördüler. Birkaç saniye sonra mermilerin dış zırha çarptığını duydular, mermilerden sıyrılıp alanın üzerinde tur atarken askerler kendilerine el sallıyordu. Joseph Reed de aracın açık kapısına takılı duran ağır makineli tüfek ile Türk askerlerinin üzerine ateş ederek kendi askerlerini selamladı. Büyük bir heyecan dalgası kapladı 82. nin saflarını ve açılan ateş yoğunlaştı. Joseph Reed, hayatını riske atarak şov yapıyor ve askerlerine moral veriyordu. Bu da işe yarıyordu doğrusu.

Pilot sorgulayan bakışlarla komutanına bakü. Reed başını sallayarak devam et, işareti verdi. Bu durum pilotun hoşuna gitmemişti. Mermilerin üzerine gitmek, gereğinden fazla kahramanlık olmuyor muydu? Helikopterin içindeki diğer askerler de endişeli ama ifadesiz bakışlarla süzdüler komutanı. Neyi neden yaptığını bilen bir asker olduğunu düşünüyorlardı. Pilot alçaktan uçuşa geçti ve büyük bir hızla Seyrantepe ye yöneldi. Günün ışıması ile birlikte hava saldırıları yeniden başlamıştı. Gökyüzündeki karmaşa, helikopter için az da olsa koruma sağlayabilirdi. Uçaklarla baş etmeye çalışan hava savunmacıların, hemen yanlarından geçen bir helikoptere ayıracak zamanları olmayacaktı büyük ihtimalle. Tabii MH-53 ün de dikkat etmesi gereken bir durumdu bu. Uçaklardan aülan bombalar ile hedef arasına yanlışlıkla girmemeliydi. Bunu bir Rum helikopterinin yaşamış olduğunu unutmuyorlardı.

Seyrantepe yakınlarına geldiklerinde gördükleri manzara ile irkildiler. Ormanlık alanda yangın çıkmıştı ve savaş alanı çok geniş bir bölgeye yayılmıştı. Buradaki taburlar değişik yönlerden saldıran direnişçilere karşılılık vermek için hatlarını uzatmak zorunda kalmıştı, bu da bazı noktalarda zayıflık meydana getirebilirdi. Helikopterden bakar bakmaz durumun iyi olmadığını gördü, Reed. Pilota gidip alanın üzerinde yüksekten birkaç tur atmasını istedi. Pilot bu emri yerine getirirken yerdeki savaşçılar da

162

METAL FIRTINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin