1.BÖLÜM SAVAŞ BAŞLIYOR

593 14 0
                                    

55

inanamıyorlardı.

Bu köpekleri sevmişler, kamptaki en zor anlarında onlara sarılarak, onları okşayarak teselli bulmuşlardı. Ağlarken, gözyaşları tüylerine akmıştı. Onları beslemiş, beraber yatmışlardı. Öylesine küçük, öylesine sevimliydiler ki!

Kurt a, söylediğine inanmaz gözlerle bakıyorlardı. Şaka yaptığını duymak istiyorlardı. Ama böyle bir şey imkânsızdı, bunu da biliyorlardı.

"Ne oldu birden mızmız bebeklere döndünüz!!!" diye sert çıkıştı Kurt. "Size Gri Takım dedik, şimdi size kamptan mezun olmuşken ilk emrimizi veriyoruz, tereddüt ediyorsunuz. Böyle mi yapacaksınız görevlerinizi!!!" Köpeklerin yanma yürüdü. "Evet, sevimliler değil mi? Ama yeri gelince ülkeniz için bir bebeği öldürmek zorunda kalmayacak mısınız? Belki de tümden bir aileyi, sevdiğiniz kızı. Köpeklerinize bağlandınız ama bilin ki ülkeniz kıskançtır. Kendisinden başka bağ istemiyor, kendisinden başka bir sevgi istemiyor. Sizin kalbinizdeki yerini paylaşmak istemiyor. "

Gökhan, Kurt un ne demek istediğini anlamaya başlıyordu.

"Bu köpeği öldürerek," diye devam etti Kurt, "sizi ülkenizden başka sevgiye bağlayan her şeyi öldüreceksiniz. Bundan sonra bir şeyi severken veya bağlanırken korkacaksınız, çünkü o şeyi emir gereği terk etmek, yok etmek zorunda kalabilirsiniz. Bu köpeği öldürerek ülkenizden başka bir şeyi sevmeyecek, bağlanmayacaksınız!"

Bütün bunlar çocuk oyunu değildi, her şey ciddiydi, ilk hareket eden Gökhan oldu. Kaşar, efendisine bakıyordu. Öylesine bir bakışü ki bu Gökhan unutabilmek için yıllarını verebilirdi. Ne zaman birini sevecek gibi olsa o bakış gözünün önüne geldi.

Silahın emniyetini açtı ve tek bir kurşunla işi bitirebilmek için gözyaşlarını sildi.

"Bayım geldik," diye Fransızca tekrarladı Gökhan ı Rotterdam dan Bonn a getiren taksi şoförü Joos Maskant. Gökhan hafifçe uyuklamıştı. Bir an nerede ve kim olduğunu bilemedi. Frank Consal ken taktığı gözlüğü alışkanlıkla aramaya başladı. Neden sonra kendine geldi.

Şoföre söz verdiği parayı sayıp ağzını bile açmadan ıssız caddede yürümeye başladı. Gece yarısına az kalmıştı... Bonn; Berlin ve Hamburg un aksine gece yaşantısı hareketsiz şehirlerden biriydi. Özellikle birleşmeden sonra hükümet Berlin e taşınınca, eski başkentte yaşam akşam yedi, sekiz gibi duruyordu.

Örgüt tarafından ajan transferlerinde kullanılan üçüncü sınıf otellerden birine gitti. Gözlerini açmakta zorlanan katibe yüklü bir bahşiş verip kayıt yaptırmaktan kurtuldu. Zaten sabaha dek kalacaktı.

Katipten otelin önündeki telefon için kart alıp aklının derinliklerine kazınmış numarayı çevirdi. Uykulu bir ses "Ja," dedi.

"Robus, ben G-9." Türkçe konuşmuştu.

"G-9 mu? Nereden arıyorsun, ne oldu?"

Gökhan tiz ses tonundan karşısındakinin en son dört yıl önce aradığı Robus olmadığını anlamıştı.

"Açığa çıktım," dedi. "Arabama bomba konmuştu. Şans eseri kurtuldum. Bonn dan arıyorum. Yarın evde

METAL FIRTINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin