1.BÖLÜM SAVAŞ BAŞLIYOR

530 6 0
                                    

107

onlardan korumanın imkânı yoktu, hatta kendi savaşçı birliklerini bile koruyabileceğinden emin değildi.

101. Hava indirme için zaman yaklaşıyordu. Helikopterler hazırlıklarını tamamladı. Askerler de son hazırlıklarını sessizlik içinde yapmaya başladılar, yüzlerine makyaj için sürdükleri boyalar nedeniyle gözden kaybolmaya yüz tutmuşlardı.

Harekât gece gerçekleşecekti. Dönen rotor pallerinin sesleri kulaklarına dolmaya başlayınca hareketlerini hızlandırdılar. Tuz Gölünün yirmi kilometre kadar kuzeyinde kalıyordu 101. nin karargâhı. Onlarca CH-47, CH-53, Black Hawk, MH-53 ve Apache helikopteri aynı anda kalkmaya başladı. Gece karanlığına karışan sesler ve aydınlatma ışıkları geniş arazide cehennemi bir görüntü yaratmıştı. Bağırışlar çağırışlar içinde, hayatlarındaki en zor göreve giden askerleri taşıyordu helikopter taburları.

Yükseklerde saldırı uçakları filolarının ışıkları görülüyordu. Onlarca ışık vardı ve bir süre sonra üzerlerindeki silah yükünü, 101. nin saldırı yapacağı bölgeyi vurmakta kullanacaklardı. Amerikan askerleri çok tehlikeli bir operasyonla Ankara nin tam göbeğine inecekti ve on kilometrekarelik bir yarıçap kontrol altına alındıktan sonra 1. Zırhlı Süvari Tümeninin ileri hareketiyle iki kuvvet arasında birleşme sağlanacaktı, ilk aşamada 101. Hava indirme Tümenine bağlı 327. Piyade Alayı bölgeye indirilecek ve hemen ardından 522. Piyade Alayı da Ankara nin kuzeyindeki Bolu karayoluna sevk edilip, kuzeyden ulaşması muhtemel bir yardım çabasını önlemeyi hedefleyecekti.

Ankara da gece, M1A2 Abrams tanklarının oluşturduğu alev toplan ile aydınlanıyordu. Sivil halk ne yapacağını şaşırmış bir halde evlerine kapanmıştı. Karanlık gökyüzünü duman kaplamıştı, bazı evlerde yangınlar vardı ve dış mahallelerde Amerikan zırhlılarının hızla geçip gittiğini görebiliyorlardı.

"Gelin, çabuk buraya gelin!" diye, bağırdı adam. Dört çocuk ve iki kadın koşarak onun yanma geldiler. Adam sırtında bir Mİ tüfek ve eski bir dürbünle tam karşılarında yıkılmış bir evin arkasını siper almıştı. Kadın ve çocuklar bulundukları yerden çıkmaya korkuyorlardı. Aşağıdan geçen yolun on metre kadar yukarısında bir oluğun içine saklanmışlardı. Durumları çok tehlikeliydi. Her an iki taraftan birisinin ateşi ile ölebilirlerdi. Amerikan zırhlıları aşağıdaki yoldan geçiyor ve uzakta bir mahalleye ateş açıp aynı yoldan geri geliyorlardı. Bu zırhlılara zaman zaman makineli tüfek ve roketatarla karşılık veriliyor ve mermiler oluğun çevresine düşüyordu.

Dışişleri Bakanlığının Kıbrıs masası memurlarından Barkın Çağlayan koşarak aralarındaki boş alanı geçti ve oluğun içine girdi. Sivillerin alüsı da korkudan şok olmuş bir halde titriyordu. Etrafına bakındı Barkın, durum kötü görünüyordu. Savaş uçaklarının kulak yırtan dalış seslerinin arkasından büyük patlama sesleri geliyordu. Amerikan askerleri gitgide daha fazla görünmeye başlamıştı etrafta, kalabalık gruplar halinde ağır teçhizatları ile siper alıyor ve kontrol noktaları kuruyorlardı. Çocukların annesi olduğunu tahmin ettiği kadına bakü Barkın, "Teyze, şimdi sana koş deyince çoluğu çocuğu alıp şu karşı yıkıntının oraya koşun. Ben yanınıza geleceğim, sonra beraber kaçacağız." Kadın anlamsız bakışlar fırlattı, nereye kaçacağız, der gibi bakıyordu. Karşı koyacak durumda değildi, ne söylense yapardı o an.

Barkın aşağıdaki yola ve gerisindeki boş alana baktı. Her dakika daha çok asker mevzileniyordu. İleride birkaç tankın kendilerine doğru geldiğini gördü, makineli tüfekleri ile ateş ederek ilerliyorlardı. Karanlığın ardından gelen sesler daha da korkutucuydu. Çok büyük bir hareketlenmenin olduğunu hissedebiliyordu Barkın. Ani bir hareketle kadının omzuna vurdu ve hepsi birden koşmaya başladılar. Gitmeleri gereken yere varmak için olanca hızlarıyla koşuyorlardı ama yaşlı kadın geride kalmıştı. Barkın oluktan fırlayıp kadını kolundan tuttu ve hızla yıkıntıların arasına götürmek için sürüklemeye başladı. Kadın neredeyse hiç sesini çıkarmadan dizlerinin üstünde kalmaya çalışarak yıkıntılara ulaşabildi. Ağır makineli tüfek sesleri tekrar duyulmaya başlamıştı. Üzerlerinden geçen mermileri duydu. Birileri onları görmüş olmalıydı ama çok fazla önemsememişti herhalde. Eğlence için sıkılan birkaç mermiydi

METAL FIRTINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin