Evden Ayrılma

1.2K 58 4
                                    

Tie Zhu köydeki ufak yolun kenarına oturmuş, mavi gökyüzünü izliyordu. Aslına bakarsanız asıl ismi Tie Zhu değildi; lakin küçük yaştan beri zayıf bir bedene sahip olduğu için babası oğlunun geleceğinden endişelenmiş ve ona geleneksel bir isim takmıştı.

(Tie Zhu: Çelik Sütun biraz çelişkili:)

  Bu bahsi geçen genç adamın gerçek adı Wang Lin’di. Ait olduğu Wang ailesi bu bölge etrafında marangozlukla uğraşan büyük bir aile olarak görülebilirdi. Ayrıca Wang ailesi bölgede iyi tanınmanın yanında, ahşap ürünler satan birçok dükkâna da sahipti.

  Ti Zhu ’nun babası ailenin ikinci oğluydu. Annesi babasının ikinci eşi olduğu için aile mesleğini devralamamış ve evlendikten sonra evden ayrılıp, bu ufak köye yerleşmişti.

  Lakin her şeye rağmen babası yetenekli bir marangoz olduğu için Tie Zhu ‘nun ailesi yemek ya da kıyafet konusunda bir gün için bile olsun endişe duymamıştı. Köydeki itibarları da hiç fena sayılmazdı.

  Tie Zhu küçük yaştan beri zeki olarak görülen bir çocuktu. Kitap okumayı seviyor ve aklına türlü türlü fikirler geliyordu. Neredeyse köydeki herkes onu bir dahi olarak görüyordu. Babası ne zaman insanların oğluna övgü dolu sözler söylediğini duysa, suratındaki kırışıklıklardan kurtuluyor ve suratına geniş bir gülümseme takınıyordu.

Genç çocuğun annesi de babası kadar keyifli ve iyi niyetliydi. Yani Tie Zhu ‘nun aile sevgisiyle büyüdüğünü söylesek pek de yanılmış olmazdık. Ailesinin ondan büyük şeyler beklediğini biliyordu. Yaşıtları tarlalarda çalışırken, kendisi evde oturup, kitap okuyordu.

  Okudukça fikirleri de doğal olarak artıyordu. Dış dünyaya karşı akıl almaz bir merak besliyordu. Biz bunlardan bahsederken genç adam başını kaldırmış, yolun sonuna bir bakış attıktan sonra iç geçirmişti. Ardından kitabını kapattığı gibi ayağa fırlayıp, evine yürümeye koyulmuştu.

  Babası bahçede oturuyordu. Elindeki pipodan derin bir nefes çektikten sonra söylendi: ‘’Tie Zhu, çalışmalar nasıl gidiyor?’’

   Tie Zhu eve girmeden önce birkaç kelime söylemişti. Babası piposundaki külleri döktükten sonra ayağa fırladı ve tekrar söylendi: ‘’Tie Zhu, düzgün çalışman lazım. Seneye sınava gireceksin. Gelecekte başarılı olup olmayacağın bu sınava bağlı; sakın ola sonun benim gibi olmasın, sonsuza kadar bu köye tıkılıp kalmanı istemiyorum.’’

  ‘’Hayatım, her gün aynı şeyleri söylüyorsun. Bana sorarsan, oğlumuzun sınavı geçeceğine şüphem yok!’’ Tie Zhu ‘nun annesi yemekleri masaya koyuyordu. Baba ve oğula işaret edip, yemeğin hazır olduğunu söylemişti.

  Tie Zhu başıyla onaylamış, masaya kurulduğu gibi birkaç ağız dolusu yemeği yemeye koyulmuştu. Annesi sevgi dolu gözlerle onu izlerken, küçük çocuğun tabağına birkaç parça et koymayı ihmal etmemişti.

  ‘’Baba, Dördüncü Amca’m nerede kaldı?’’ diye sordu Tie Zhu.

  ‘’Yolu düşünürsek, önümüzdeki birkaç saat içerisinde geleceğini söyleyebilirim. Dördüncü amcan babandan daha başarılı bir insandır oğlum. Hey, hayatım, kardeşim için yemekleri hazırladın mı?’’ Tie Zhu ‘nun babası ne zaman Dördüncü Amcasından bahsetse, suratında hüzün dolu bir ifade beliriyordu.

  Annesi başıyla onaylamış ve söylenmişti: ‘’Tie Zhu, dördüncü amcan gerçekten çok iyi bir insandır. Geçtiğimiz birkaç yılda onun sayesinde baban ahşap işlemelerini iyi fiyatlara satabiliyor. Eğer gelecekte başarılı bir insan olabilirsen, sakın ola dördüncü amcana bize yaptığı iyiliklerin karşılığını vermeyi unutma.’’

Xian LiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin