Yanardağda İnziva Yetişimi

130 32 0
                                    

Başından sonuna kadar, Wang Lin genç kadına hiç bakmadı. Genç kadın, şaşkınlıkla dolu gözlerle Wang Lin'in kaybolduğu yöne baktı. Önceki Mai Liang sürekli onu rahatsız ederdi. Ona bağırsa vursa bile durmak bilmezdi.

O ve Mai Liang aynı köyde büyümüştü. Aileleri çok yakındı ve ebeveynleri onları beşik kertmesi yapmıştı. Daha sonra, ikisi Savaş Tanrısı Tapınağı'na kabul edilmişti. Mai Liang'a ne kadar bakarsa onu o kadar çok bir köylü olarak görüyordu, bu yüzden ondan çok tiksiniyordu. Nişanlılardı ama bunu çok iyi sakladı. Nişanı, Mai Liang'ı dış savaş alanına gitsin diye kandırmak için kullandı. Ona, döndüğünde bir yetişim çifti olacaklarını söyledi.

Ama şimdi, Mai Liang döndü ve onu tamamen görmezden geldi. Bu konuda, Xu Si'nin içinde garip bir his vardı. Ani ürperti de buna eklenince, büyük zıtlık sersemlemesine sebep oldu.

Wang Lin'e gelince, uzun süre Hou Fen ülkesinde uçtu. Bir sıradağda durdu. Mai Liang'ın anılarına göre, bu dağ ünlü bir yanardağ sıradağıydı.

Hou Fen ismini bunun gibi büyüklü küçüklü yanardağlardan alıyordu. Yetişimcilerce izlenip mühürlenmiyor olsalardı, çoktan patlamış olurlardı.

Hou Fen tarihinde, asla büyük bir yanardağ patlaması olmamıştı. Bunun asıl nedeni yetişimcilerin onları kontrol altında tutmasıydı.

Etrafa baktıktan sonra bir köyün dışına geldi. Köy şu anda çok meşguldü ve çocuklar dışarıda oynuyordu. Wang Lin kalbine iğne batmış gibi hissetti. Uzun bir süre sonra yavaş yavaş köye girdi.

Metruk bir evde birkaç tane kova buldu. Onları suyla doldurduktan sonra hızla uçarak gitti.

Yanardağlara döndükten sonra doğal bir mağara buldu. Hemen mağarayı mühürledi ve savunma formasyonları yapmak için taşları kullandı. Ancak ondan sonra oturup bağdaş kurdu ve yetişime başladı.

Bunu yaptıktan sonra yüzü bembeyaz oldu. Dış savaş alanında ağır yaralar almıştı ve ilahi hissi tamamıyla parçalanmıştı. Ufacık bir Ji Alemi İlahi Hissi ile kaçtı ve sonra yaralarını görmezden gelip oradan ayrılması ve iyileşmesi kolay olsun diye o ufacık Ji Alemi'ni kullandı.

Yetişime başladıktan sonra derin bir nefes aldı, ruhunu yetiştirmek için gözlerini kapatıp düşüncelerini bilincine daldırdı.

Wang Lin'in Bilinç Denizi altın bir denizdi fakat bu denizin çoğu gri bir sisle engelliydi. Yalnızca çok küçük bir kısmı gri sisle kaplı değildi. Siyah ışık dikenleri gri sisi engelliyordu.

Yedi buçuk metrelik bir kılıç orada tek başına duruyordu. Bu ışık dikenleri kılıçtan geliyordu. Dikkatli bakınca, kılıçta derin çatlaklar vardı.

Bilinç Denizi'nin öteki tarafında beyaz bir uzay vardı. İçindeyse gri bir boncuk süzülüyordu. Gri sis üç metre yakınına yaklaşmaya cesaret edemiyordu.

Wang Lin'in Bilinç Denizi'nde, bu iki nokta dışında her yer gri sis ile kaplıydı.

Yoğun gri sisin aniden köpürmesiyle kırmızı bir şimşek parladı. Şimşek nereye giderse gri sis geri çekiliyordu.

Wang Lin'in ilahi hissi tamamiyle çökmüş olsa da, ufak bir Ji Alemi İlahi Hissi yoğunlaştırabiliyordu. Bu bir ilahi his tipiydi fakat kalitesi Wang Lin'in önceki ilahi hissinden çok daha iyiydi.

İlahi hissi büyük olsa da, Dünya yasasına kıyasla bir hiçti. Ufacık bir Ji Alemi İlahi Hissi'yle dünya yasalarına direnebiliyordu. O ufacık Ji Alemi İlahi Hissi kaçmasını sağladı. Gücünün sıradan olmadığı ortadaydı.

Bu kırmızı şimşek o ufacık Ji Alemi İlahi Hissi'ydi.

Kırmızı şimşek nereye giderse gri sis yolundan çekiliyordu. Önceden sakin olan altın okyanus çalkalanmaya başladı. Kırmızı şimşek kılıcın yanına ulaşıp içine girdi. Kılıç kırmızı bir ışıkla parladı.

Xian LiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin