Yuan Dao Tarikatı'nın tüm öğrencileri öfkelenmeye başlamıştı. Hepsi Wang Lin'i çok kibirli olduğu için lanetliyordu, fakat hiçbirisi öne çıkacak kadar cesur değildi. Üstat Ou Yang ve diğer iki üstat da kaşlarını çatarak Wang Lin'e pek de dostça olmayan bakışlar atmaya başlamıştı.
Wang Lin kafasını kaldırıp bomba gibi bir kahkaha patlattı. Şu anki tavrı, tamamen Zhou Peng'in önceki hareketleriyle aynıydı. ''Yuan Dao Tarikatı, bir kerede hepinizin gelebileceğini söylememe rağmen hala kimse öne çıkmadı, benden bu kadar mı korkuyorsunuz?''
Heng Yue Tarikatı öğrencileri oldukça heyecanlanmış ve yüksek sesle tezahürat etmeye başlamıştı.
''Çöp Yuan Dao Tarikatı öne çıkmaktan bu kadar mı çok korkuyor? Tüm kibriniz nereye kayboldu? Hadi, öne çıkın!''
''Kıdemli kardeş Wang Lin yenilmez! Yuan Dao Tarikatı'nı yumruklayın! Yuan Dao Tarikatı'nı tekmeleyin! Hatta Yuan Dao Tarikatı'nı tükürüğünle boğ kıdemli kardeş!''
''Kıdemli kardeşiniz yeterince iyi değildi! İkinci kıdemli kardeşiniz de aynı şekilde! Siz dingiller üçüncü bir kıdemli kardeşe sahip misiniz? Hepiniz, birlikte çıkın şu sahneye!''
''Liu Feng, öne çık da ölüm fermanını imzala!''
Heng Yue Tarikatı öğrencileri gittikçe daha da gürültü çıkarmaya başlamış ve Huang Long'un gülümsemesi genişledikçe genişlemişti. Ta ki, Yuan Dao Tarikatı öğrencilerinden birisi daha fazla dayanamayıp sonunda bağırana kadar:
''Wang Lin, aşırı kibirlisin! Eğer hepimizin gelmesini istiyorsan, geleceğiz! Kıdemli dövüşçü kardeşlerim, hadi hep beraber gidelim ve şu dingili ölene kadar pataklayalım!''
''Doğru! Bu kardeş Wang'ın özel isteği, yani kurallara aykırı değil. Üstatlar, izin verin gidelim!''
Yuan Dao Tarikatı'nın öğrencileri teker teker sahneye çıkıp çıkamayacaklarını soruyordu. Üstat Ou Yang dişlerini sıktıktan sonra cevaplamaya başladı. ''Heng Yue Tarikatı böyle olmasını istediğine göre, o zaman, her kim öne çıkmak istiyorsa, çıkabilir!''
Konuşmayı bitirdiği anda, üç öğrenci hemencecik sahneye çıkmıştı. Çok geçmeden, 7-8'den fazla öğrenci sahneye doluşmuştu. Aralarında birkaç tane kız bile vardı. Birinden gelen bağırışla birlikte, hepsi büyülü hazinelerini çıkarmış ve Wang Lin'e saldırmaya başlamıştı.
Wang Lin pek de umursamamıştı. Çekim Gücü Tekniği'ni kullanarak, birkaç tane devasa el oluşturmuş ve sahnede dikilen topluluğu süpürüp geçmişti. Aniden, birkaç figür uçuşa geçmişti. Hemen ardından, genç adam birkaç adım geriye çekilmiş ve devasa eller Yuan Dao Tarikatı öğrencilerini tıpkı sinek yakalar gibi yakalamış ve hepsini uzağa fırlatmıştı.
Topluluktan çığlıklar yükselmişti. Yuan Dao Tarikatı öğrencileri birer birer sahneden uçurulmuştu. Ayrıca yere düştükten sonra hepsi ayağa kalkmaktan aciz duruma geliyordu.
Wang Lin dövüştükçe, bu duruma daha çok alışıyordu. Çekim Gücü Tekniği üzerinde kontrolü daha da zarifleşmiş ve bir süre sonra, sahnede geriye sadece üç kişi kalmıştı; bunlardan biri de Liu Feng'di.
Wang Lin bir kahkaha patlatırken geriye kalan son koku bombasını çıkartmıştı.
Liu Feng'in ifadesi birdenbire değişmişti. Diğer ikiliyi artık umursamıyordu. Hemen bağırmaya başladı: ''Kardeş Wang, merhamet et! Pes ediyorum, pes ediyorum!'' Konuştuğu sırada, hızlıca geri çekilmiş ve sahneden inmişti. Zhou Peng ve Yang Yi'ye olanları zaten görmüştü, bu yüzden onlarla aynı kaderi paylaşmak istemiyordu.