''Lu Song! Üstatlardan Heng Yue Tarikatı'nın bir numaralı dahi olduğunu duymuştum! Yuan Dao Tarikatı bu sefer kesin yenilecek!''
''5. Kıdemli kardeş, git! Öğretilerini sonuna kadar takip edeceğim!''
Heng Yue Tarikatı'nın tüm öğrencileri heyecanla tezahürat yapmaya başlamıştı. İlk iki maçta bozguna uğradıkları zaman kaybettikleri güvenleri geri gelmeye başlamıştı. Bazı kadın öğrenciler Lu Song'a gözlerinden fırlayan kalplerle bakmaya ve genç adama muhtaçmış gibi hissetmeye başlamıştı.
Huang Long bile hafifçe gülümsüyordu. Lu Song öne çıktığı andan beri, bu turu kesinlikle kazanacaklarını düşünüyordu.
Wang Zhuo, Lu Song'a kıskançlıkla bakmış ve havaya bir ''hmph'' savurmuştu.
Yuan Dao Tarikatı öğrencileri bile şaşkına dönmüştü. Lu Song'un ünü, son yirmi yılda büyürken sık sık duydukları bir şeydi. Lu Song eninde sonunda yenilmiş olduğu halde, üstatların zihninde sağlam bir izlenim bırakmıştı.
Üstat Ou Yang'ın ifadesi somurtkan bir hal almıştı: ''Xu Mu, tüm gücünü kullanabilmen için atanın mührünü kaldırmana izin veriyorum.''
Xu Mu'nun ifadesi ciddi bir hal almıştı. Gömleğinin düğmelerini açmış ve göğsündeki sarı tılsımı gözler önüne sermişti.
Heng Yue Tarikatı üstatları şaşkınlıktan donakalmıştı. Tılsıma dikkatle bir bakış attıklarında, hepsi şaşırmış ifadeler sergiliyordu.
Huang Long zorlukla söylendi: ''Dostum Ou Yang, bu tılsım...''
Üstat Ou Yang'ın gözleri parlıyordu. Kayıtsız bir ses tonuyla konuşmaya koyuldu: ''Huang Long, bu sana başka bir zaman açıklayacağım bir şey. Bugünkü değiş tokuşta, başka bir şartım daha olacak. Eğer Yuan Dao Tarikatım bu sefer kazanırsa, Heng Yue Dağını 500 yıl bize devredeceksiniz!''
Herkesin ifadesi değişmişti. Huang Long gözlerini kısarak konuşmaya başladı. ''Dostum Ou Yang; şaka yapıyorsun, değil mi?"
Üstat Ou Yang olumsuz anlamda kafasını salladı. ''Huang Long, senin de görebileceğin gibi, bu tılsım Kadim Ruh aşamasındaki biri tarafından oluşturulamaz. Doğruyu söylemek gerekirse, Yuan Dao Tarikatı'nın atası 4.seviye ülkenin savaş alanından geri döndü ve bana Heng Yue Tarikatı'nın tüm atalarının öldüğünü söyledi!''
Huang Long'un ifadesi değişmişti. Uzun süre düşündükten sonra, homurdanmaya başladı. ''Üstat Ou Yang, kesin bu saçmalığı, yoksa, Heng Yue Tarikatımı merhamet göstermeyeceği için suçlamayın!"
Üstat Ou Yang gülümseyerek: ''Yuan Dao Tarikatım, dostluğumuz yüzünden, henüz dağı ele geçirmek için güç kullanmadı, bu yüzden bu yarışma da sizlere adil bir şans veriyoruz. Bu sefer Heng Yue Tarikatı kazanırsa, o halde sizleri yalnız bırakacağız. Ben zaten vermem gereken mesajı verdim. Huang Long, izin ver de yarışma devam etsin.''
Heng Yue Tarikatı'nın tüm iç tarikat öğrencilerinin kafası karışmıştı, ancak hepsi içlerine çöken ağır kayayı hissetmişti. Hatta gökyüzü kararmış gibi hissediyorlardı.
Wang Lin ürkmüştü; görünüşe göre Si Tu Nan'ın söyledikleri doğruydu. Ölümsüz dünyası gerçekten seviyelere ayrılmıştı.
Sun DaZhu'nun yüzü soluk ve gözleri donuk bir halde, kendi kendine mırıldanıyordu. ''Bitti...her şey bitti... Heng Yue Tarikatı'nın tüm ataları öldü. Öncesinde, en azından diğer tarikatları korkutmak için ataların ismini kullanıyorduk ve Heng Yue Dağını zar zor elimizde tutuyorduk, fakat şimdi atalarımız öldü, her şey bitti. Lanet olsun! Eğer 500 yıl önce 4.seviye ülke, ejderha yıldızını çalmasaydı; ülkedeki tüm Yuan Ying-Kadim Ruh- seviyesindeki gelişimcileri çağırmak zorunda kalmaz ve Heng Yue Tarikatı' da şu anki bulunduğu durumda olmazdı!''